Doha Forum 2025, Katar’ın başkenti Doha’da 6–7 Aralık 2025 tarihlerinde Sheraton Grand Doha Hotel & Resort’ta düzenlenmiş uluslararası bir konferanstır. Etkinlik, Doha Forumu’nun 23. edisyonudur. Forum, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’nin himayesinde gerçekleştirilmiştir.
2025 yılı oturumu, “Adalet Eylemde: Vaatlerden İlerlemeye” (Justice in Action: Beyond Promises to Progress) temasıyla yapılmış, adalet, hukuk, diplomasi ve küresel yönetişim alanlarında tartışmalar yürütülmüştür. Etkinlik, 160’tan fazla ülkeden gelen 6 bini aşkın katılımcı ve 471 konuşmacıyı bir araya getirmiştir.

Doha Forum 2025, 6 Aralık 2025 - (Anadolu Ajansı)
Forumun Kapsamı
Doha Forum 2025’in teması “Adalet Eylemde: Vaatlerden İlerlemeye” olarak belirlenmiştir. Tema, küresel adaletsizliklerin azaltılması, uluslararası işbirliği mekanizmalarının yeniden düşünülmesi ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine yönelik somut adımların atılması gerekliliğine odaklanmıştır.
Forumun resmi açıklamasında, küresel kuzey ile güney arasındaki uçurumun derinleştiği, sağlık, eğitim ve güvenlik krizlerinin bu eşitsizliği artırdığı belirtilmiştir. Resmi metinde, “Küresel Kuzey ve Güney arasındaki uçurum giderek belirginleşmiştir. Bu eşitsizlikleri ele almak ve kaynaklara, bilgiye ve teknolojiye geniş erişimi sağlamak hiç bu kadar kritik olmamıştır.” ifadesi yer almıştır.
Forumun tematik odak noktaları; adaletin uygulanması, uluslararası hukukun güçlendirilmesi, çok taraflı sistemlerin reformu, insani yardımların etkinleştirilmesi, çevresel adaletin sağlanması ve dijital teknolojilerin eşitlikçi kullanımı olarak tanımlanmıştır.
2025 oturumu devlet başkanları, hükümet temsilcileri, Birleşmiş Milletler yetkilileri, Avrupa Birliği temsilcileri, iş dünyası liderleri ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla gerçekleştirilmiştir.

Doha Forum 2025, 7 Aralık 2025 - (Anadolu Ajansı)
Açılış Oturumu
Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani’nin Açılış Konuşması
Açılış oturumunda Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman bin Casim Al Sani, küresel adalet, uluslararası hukuk ve çatışmaların çözümü konularında açıklamalarda bulunmuştur. Al Sani, forumun açılışında yaptığı konuşmada, dünyadaki mevcut uluslararası sistemin adalet temelinden uzaklaştığını ve adaletin “uluslararası hukukun rotasında görünmez hale geldiğini” belirtmiştir.
Al Sani, konuşmasında, Katar’ın arabuluculuk girişimlerinin kalıcı barış süreçlerine katkı sağladığını vurgulamıştır. Katar’ın dış politika yaklaşımının temelinde “arabuluculuk ve diyalog yoluyla anlaşmazlıkların çözümü” ilkesinin bulunduğunu ifade etmiştir. Al Sani, “adaletin yalnızca bir ideal değil, uygulanması gereken bir sorumluluk” olduğunu belirterek adaletin eyleme dönüştürülmesi gerektiğini dile getirmiştir.
Katar Başbakanı, ayrıca Gazze’deki ateşkes sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunmuş ve “Gazze’deki ateşkes süreci kritik bir dönemece ulaşmıştır ve İsrail’in bölgeden çekilmesi ve istikrar sağlanmadıkça tamamlanmış sayılmaz” ifadelerini kullanmıştır.
Al Sani, forumun ana temasına atıfta bulunarak Adalet Eylemde: Vaatlerden İlerlemeye” başlığının, yalnızca söz değil, somut eylem gerektiren bir dönemi temsil ettiğini ifade etmiştir. Açılışta, adaletin ve uluslararası işbirliğinin yeniden tanımlanması gerektiğini belirtmiş ve küresel düzeyde daha kapsayıcı, eşitlikçi bir düzenin inşa edilmesi çağrısında bulunmuştur.
Forumun Yöneticisi Mübarek Ajlan el-Kuvari’nin Açıklaması
Doha Forumu İcra Direktörü Mübarek Ajlan el-Kuvari, açılışta yaptığı konuşmada forumun vizyonunu şu ifadelerle açıklamıştır: “Amacımız, adaleti dünya çapında somut bir gerçekliğe dönüştürecek işbirlikçi çözümleri teşvik etmektir.”
El-Kuvari, küresel krizlerin giderek birbirine bağlı hale geldiğini, sağlık, eğitim ve çatışma alanlarındaki eşitsizliklerin küresel istikrarı tehdit ettiğini belirtmiştir. Bu nedenle forumun, “adalet, insan hakları ve kaynaklara adil erişim” konularında eyleme dayalı politika önerileri geliştirmeyi hedeflediğini ifade etmiştir.

Doha Forum 2025, 7 Aralık 2025 - (Anadolu Ajansı)
Paneller ve Oturumlar
“Parçalanma Çağında Arabuluculuk” Oturumu
Forumun ilk gününde düzenlenen “Parçalanma Çağında Arabuluculuk” başlıklı oturumda Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan konuşma yapmıştır. Fidan, konuşmasında Türkiye’nin bölgesel krizlerde oynadığı rolü değerlendirerek, Suriye, Ukrayna ve Gazze’de yürütülen diplomatik çabalara değinmiştir. “Şu anda arabuluculuk ve barış inşası faaliyetleri kapsamında ABD Başkanı Donald Trump'ın yapmak istedikleri Türkiye'nin çıkarlarıyla örtüşüyor.” ifadelerini kullanmış, Türkiye’nin bu süreçlerdeki pozisyonunu tanımlamıştır.
Fidan, Türkiye’nin Gazze’ye asker gönderip göndermeyeceği yönündeki bir soruya, “Türkiye üzerine düşeni yapmaya hazır. Halihazırda devam eden barış çabalarına katkıda bulunmaya hazır.” şeklinde yanıt vermiştir. Türkiye’nin önceliğinin, bölgede yürütülen barış süreçlerine katkı sunmak olduğunu vurgulamıştır.
Gazze’de planlanan Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) üzerine değerlendirmelerde bulunan Fidan, “Nasıl hayata geçirilecek? Özel olarak misyonu ne olacak? Hangi kurallar çerçevesinde hareket edilecek? Bu konularda henüz etraflıca bir değerlendirme yapılıyor. Uluslararası İstikrar Gücü’nün misyonu konusunda gerçekçi olmak ve beklentileri oluştururken nüanslara dikkat etmek gerekiyor. Çünkü sahada belli gerçeklikler var.” açıklamasında bulunmuştur.
Ayrıca, “Bence ilk hedef, Uluslararası İstikrar Gücü’nün konuşlandırılmasıyla Filistinliler ile İsraillilerin sınır hattında birbirinden ayrılmasının sağlanması olmalı.” değerlendirmesini yapmıştır. Gücün etkin olabilmesi için yerel emniyet yapılarının kurulması, barış kurulunun oluşturulması ve yerel idarenin tesis edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Suriye krizine ilişkin olarak “Suriye’deki kriz ilk başladığında böyle bir politika benimsedik. Ve neticesinde çok sayıda Suriyeli mülteci savaştan kaçarak sınır kapılarımıza geldi. Bu politikanın iç politikada bize bir bedeli oldu ancak sonuç itibarıyla insani hedeflere hizmet etti.” sözleriyle Türkiye’nin açık kapı politikasını hatırlatmıştır. Ayrıca, “Bölgemizde yaşanan sorunlara arabuluculuk yaparak, aslında insanların yaşadığı acıları hafifletmiş olduk. Özellikle mülteci krizi kapsamında.” ifadelerini kullanmıştır.
Fidan, Rusya-Ukrayna Savaşı’na ilişkin değerlendirmesinde, “ABD’nin yokluğunda Avrupa’nın daha yaratıcı, daha dirençli ve dayanıklı çözümlere ihtiyaç duyduğu görülüyor. Bana göre bu savaşı sonlandırmanın tek gerçekçi yolu, tarafları inançla ve gerektiğinde zorlayarak barış müzakerelerine yönlendirmektir.” demiştir. Savaşın sürdüğü koşullarda “Avrupa’nın Rusya’ya güvenmemek için pek çok sebebi, Rusya’nın da kimseye güvenmemek için birçok gerekçesi bulunduğunu” belirtmiştir.
“Yeni Suriye’nin Bir Yılı: İlerlemeyi, Fırsatları ve Zorlukları Değerlendirmek” Paneli
Bu panelde Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara konuşmuştur. Şara, ülkesinin yeni yönetimi ve bölgesel barış sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunmuştur. “İsrail 1974 ayrışma anlaşmasına uymalıdır.” ifadeleriyle ülkesinin tutumunu dile getirmiştir.
Şara, “Bizim yapmaya çalıştığımız şey, güçlü bölgesel ve uluslararası aktörleri Suriye’nin taleplerini desteklemeye ikna etmektir.” sözlerini kullanmıştır. Ayrıca, Suriye’nin gelecekte beş yıllık bir geçiş döneminin sonunda seçimlere gideceğini ve liderin halk tarafından belirleneceğini açıklamıştır: “Suriye sistemi seçimlere dayanmaktadır. Halkın liderlerini seçmesi temel bir ilkedir.”
Şara, İsrail’in Suriye hava sahasına yönelik ihlalleriyle ilgili olarak “İsrail genellikle krizleri diğer ülkelere ihraç eder.” ifadesini kullanmıştır. Kendi yönetiminin bölgesel istikrar için “olumlu mesajlar” gönderdiğini, buna karşın “Suriye’nin yoğun hava saldırılarına maruz kaldığını” belirtmiştir.
“Bölgesel Güvenlik Ortamında İran” Paneli
Panelde Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreteri Casim Muhammed el-Budeyvi konuşmuştur. “KİK’te hiçbir ülke İran’ın çökmesini istememektedir.” demiştir. Körfez ülkelerinin İran’la yapıcı bir ilişki geliştirme arzusunu vurgulamıştır.
Budeyvi, İran’la ilişkilerin, bu yaklaşımın temelinde devletlerin egemenliğine saygı gösterilmesi, iç işlerine müdahale edilmemesi, istikrarsızlığa yol açan milis ve silahlı gruplara verilen desteğin sonlandırılması ile iyi komşuluk ilkesinin ve sorunların çözümünde diyalog yolunun benimsenmesinin yer aldığını vurgulamıştır.
Körfez ülkelerinin "önleyici diplomasi" alanındaki etkin rolüne değinen Budeyvi, İran ile yürütülen arabuluculuk ve diyalog çabalarının bölgesel barışa katkı sunduğunu, ayrıca Umman’ın ABD ile İran arasındaki görüşmeleri "kolaylaştırma girişimlerinin" uluslararası alanda geniş takdir gördüğünü söylemiştir.
KİK ülkelerinin karşılıklı güven inşa eden adımlar ve yapıcı diyalog yoluyla bölgenin zorlukların üstesinden gelebileceğine inandığını vurgulayan Budeyvi, bunun hem bölgesel hem de küresel güvenlik açısından hayati öneme sahip olduğunu ifade etmiştir.
“Küresel Güney’de Yenilik” Paneli
Doha Forumu kapsamında düzenlenen Küresel Güney’de Yenilik başlıklı oturumda, Bill & Melinda Gates Vakfı Eş Başkanı Bill Gates, Katar Müzeleri Başkanı Şeyha el-Mayassa bint Hamad bin Halife Al Sani ve Dangote Vakfı Başkanı Aliko Dangote yer almıştır.
Bill Gates konuşmasında Afrika kıtasının sağlık ve eğitim altyapısına ilişkin değerlendirmelerde bulunmuştur. Gates, “Bu yüzyılda doğacak çocukların çoğu Afrika’da doğacak. Sağlıkları korunmazsa eğitim sistemleri yeterli olmazsa, potansiyellerine ulaşamayacaklar. Bu durum tüm dünya için korkunç bir şeydir.” ifadelerini kullanmıştır.
Tarım ve gıda güvenliği konularında da açıklamalarda bulunan Gates, “Eğer çiftçileri, yapay zekâ gibi yeni teknolojilerle güçlendirerek yenilik yaparsak, bu zorlukların üstesinden gelinebilir ve tarım sektörü temel ekonomik büyüme alanına dönüşebilir.” demiştir.
Panelde, Afrika kıtasının iklim değişikliği, toprak bozulması ve hızlı nüfus artışı gibi zorluklarla karşı karşıya olduğu belirtilmiş, teknolojik yeniliklerin bu zorlukların aşılmasında belirleyici rol oynayacağı ifade edilmiştir.
“Basın Özgürlüğü ve Gazze’de Gazetecilere Yönelik Şiddet” Oturumu
Bu oturumda Birleşmiş Milletler (BM) Düşünce ve İfade Özgürlüğünün Teşviki ve Korunması Özel Raportörü Irene Khan konuşmuştur. Khan, gazetecilerin hedef alınmasını kınayarak “Bir gazeteciyi öldürmek, sansürün en vahim biçimidir – ne yazık ki şu anda olan budur.” ifadelerini kullanmıştır.
Khan, “Gazze’deki vahşetin ortaya çıkmasını istemeyenler, örneğin İsrail Savunma Kuvvetleri, gazetecilere ayrım gözetmeden saldırmıştır.” sözleriyle Gazze’deki duruma değinmiştir. Ayrıca, gazetecilere yönelik şiddetin cezasız kaldığı sürece artma riski taşıdığını belirtmiştir.
“Sudan’daki Çatışmalar ve Bölgesel Güvenlik” Oturumu
Doha Forumu’nun ilk gününde, Sudan’daki iç savaş ve bölgesel etkilerine dair özel bir oturum düzenlenmiştir. Oturumda ABD Ulusal Güvenlik Konseyi’nin eski Afrika Direktörü ve Sudan analisti Cameron Hudson değerlendirmelerde bulunmuştur. Hudson, “Kordofan şu anda hedefte” diyerek çatışmaların merkez bölgelere kaydığına dikkat çekmiştir.
Hudson, “Hızlı Destek Kuvvetleri’nin orduya karşı elde ettiği her toprak kazanımı, büyük sivil yerinden edilmeler ve insan hakları ihlalleriyle birlikte gerçekleşmiştir.” demiştir. Ayrıca, ABD’nin Sudan’ın stratejik önemini “yakın zamanda fark ettiğini” belirtmiş ve ülkenin Libya benzeri bir başarısız devlete dönüşme riski taşıdığını ifade etmiştir.

Doha Forum 2025, 7 Aralık 2025 - (Anadolu Ajansı)
İkili Görüşmeler ve Diplomatik Temaslar
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Görüşmeleri
Doha Forumu kapsamında Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan çeşitli ikili temaslarda bulunmuştur. Fidan, forum sürecinde Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud tarafından kabul edilmiştir. Görüşmede Türkiye ile Somali arasındaki ilişkiler ve bölgesel konular ele alınmıştır. Somali Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Mahmud ve Fidan, iki ülke arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi konusunu değerlendirmiştir.
Fidan ayrıca Doha’daki temasları sırasında ABD yaptırımları (CAATSA), Suriye politikası ve Gazze ateşkesi süreci hakkında açıklamalarda bulunmuştur. Reuters’a verdiği demeçte, “Bu engeli ortadan kaldırmanın bir yolunu yakında bulacağımıza inanıyorum.” ifadesiyle, Türkiye’nin ABD yaptırımlarının kaldırılması yönünde diplomatik bir çözüm arayışında olduğunu belirtmiştir.
Forum marjında, Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz da İspanya ve Hollanda dışişleri yetkilileriyle görüşmüştür. Görüşmelerde, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler, ekonomik işbirliği ve Gazze’deki insani durum ele alınmıştır.
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şaraa’nın Temasları
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şaraa, forum kapsamında Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ile görüşmüştür. Katar Emiri, Şaraa’yı Doha’da kabul etmiş ve iki ülke arasındaki ikili ilişkiler ile bölgesel meseleler ele alınmıştır. Görüşmede, bölgesel istikrar ve barış konuları değerlendirilmiş, Suriye’nin yeniden yapılanma süreci gündeme alınmıştır.
Katar Emiri’nin Liderlerle Görüşmeleri
Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani, forumun ilk gününde bir dizi ikili görüşme gerçekleştirmiştir. Katar Haber Ajansı (QNA) tarafından aktarılan bilgilere göre Emir Al Sani; Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şaraa, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, Moritanya Cumhurbaşkanı Muhammed Ould Gazvani, Gana Cumhurbaşkanı John Mahama ve Lübnan Başbakanı Nevaf Selam ile görüşmüştür.
Görüşmelerde, ikili işbirliği ve bölgesel gelişmeler ele alınmıştır. Lübnan Başbakanlık Ofisi tarafından yapılan açıklamada, Al Sani’nin Lübnan’a yeni bir destek paketi sağlayacağını bildirdiği aktarılmıştır.
Türkiye ile Katar Arasındaki Temaslar
Forum sırasında Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani de bir araya gelmiştir. Görüşmede Gazze’deki ateşkesin sürdürülmesi, bölgesel istikrar ve insani yardım faaliyetleri gündeme gelmiştir. İki bakan, görüşmeyi forumun oturum aralarında gerçekleştirmiştir.

Doha Forum 2025, 7 Aralık 2025 - (Anadolu Ajansı)
Uluslararası Katılım ve Tartışmalar
Hillary Clinton’ın Konuşması
Eski ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen 23. Doha Forumu kapsamında gerçekleştirilen bir oturuma konuşmacı olarak katılmıştır. Clinton, Ukrayna’nın, gelecekteki Rus saldırılarına karşı savunmasız bırakabilecek bir ateşkese zorlanmaya çalışıldığı değerlendirmesinde bulunmuştur.
Clinton, ABD Başkanı Donald Trump’ın ikinci başkanlık döneminin dünya genelindeki ülkeler üzerinde nasıl bir etkisi olacağı sorusunu yanıtlamış, “Amerikan değerlerinin temel taşlarından uzaklaşıldığını” ve bu konuda oldukça endişeli olduğunu dile getirmiştir. ABD’nin Rusya-Ukrayna meselesinde daha kararlı bir rol üstlenmesi gerektiğini savunmuştur.
Clinton, “Putin’in saldırganlığının ödüllendirilmemesi gerektiğini” söylemiş ve kalıcı güvenlik içermeyen çözümlerin Ukrayna’da barışı getirmeyeceğini belirtmiştir. Ukraynalıların gelecekteki Rus faaliyetlerine açık ve savunmasız bırakacak müzakere edilmiş bir ateşkes ve barış anlaşmasını kabul etmeye zorlamaya yönelik girişimlerin görüldüğünü ifade etmiştir.
Rusya’nın 2014’ten bu yana Ukrayna’da bulunduğuna işaret eden Clinton, uzun vadeli sonuçların ne olacağının değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Clinton, Gazze’de ateşkesi hedefleyen 20 maddelik barış planını desteklediğini, planın kalıcı olabilmesi için “yoğun diplomasi ve müzakere” gerektiğini aktarmıştır.
Clinton, Çin ile ilişkilere de değinmiş ve Pekin’in askeri kapasite artışının ABD ve müttefikleri için “tehdit oluşturduğunu” savunmuştur. Dünya genelinde yaşanan tüm insan hakları ihlalleri konusunda öfkeli olduğunu ifade eden Clinton, tek bir çatışmaya odaklanmak yerine başta Gazze, Sudan ve Ukrayna’daki çatışmalar olmak üzere bu “büyük acılara yol açan tüm trajedilerle” ilgilenilmesi gerektiğini söylemiştir.
Trump döneminde geçmişte çıkarılan derslerden yeterince yararlanılmadığını belirten Clinton, “Göreve gelip, ülkenin kuruluşundan bu yana yapılmış her şeyin yanlış olduğunu ve her şeyi tamamen farklı yapacağınızı söyleyemezsiniz. Bunun yerine, ‘farklı bir tarzım ve bazı farklı fikirlerim var, geçmişten ders çıkaracağım, işe yarayanları uygulayacağım ve oradan devam edeceğim’ dersiniz.” ifadelerini kullanmıştır.
Clinton, yönetimin diplomatlar ve dış politika kadrolarının rolünü sınırlamasının, küresel sorunların karmaşıklığı karşısında yetersiz kaldığını söylemiştir. Trump yönetiminin ulusal güvenlik stratejisinin müttefiklerle gereksiz ayrışmalara yol açtığını savunmuş ve bunun ABD’nin güvenliği açısından gerekli olan ülkelerle ilişkileri zedelediğini ifade etmiştir. Ayrıca, Trump yönetiminin Batı Yarımküre’ye ilişkin geniş kapsamlı hedeflerinin uygulanabilirliği konusunda soru işaretleri bulunduğunu, “askeri güç” vurgusunun nereye varacağının net olmadığını kaydetmiştir.
Clinton, uluslararası sistemde normlardan ve yasalardan uzaklaşılmaması gerektiğini vurgulamış, ABD’nin bu kuralları savunmamasını “büyük bir hata” olarak nitelendirmiştir.
Donald Trump Jr.’ın Konuşması
ABD Başkanı Donald Trump’ın oğlu Donald Trump Jr., Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen 23. Doha Forumu kapsamında gerçekleştirilen bir oturuma konuşmacı olarak katılmıştır. Trump Jr., Amerikan halkının Ukrayna meselesini öncelikli görmediğini ve ABD’nin artık Ukrayna için “çek defterli bir aptal” olmadığını söylemiştir.
Trump Jr., konuşmasında babası Donald Trump’ın seçildiğinde “3. Dünya Savaşı’nı başlatacağı” yönünde söylemler bulunduğunu, ancak babasının bunun yerine birçok bölgede savaşları durdurmak için çalıştığını dile getirmiştir. ABD’nin önceliğinin ülke içinde yatırım yapmak olduğunu vurgulayan Trump Jr., bu çerçevede Çin ile “değerli mineraller” konusundaki rekabeti de bırakmayacaklarını ifade etmiştir.
Gazze’deki barış görüşmeleri sürecine ilişkin olarak Katar’ın arabuluculuk rolüne değinen Trump Jr., bu ülkenin “kendi reklamını yapmak yerine müttefiklerine sahip çıktığını” söylemiştir. ABD’nin Gazze’nin yeniden inşası sürecinde yer alıp almayacağına dair bir soruya ise, “Olabilir, babam dünya tarihinde en iyi inşaat danışmanı ancak ABD’de hiç kimse bunun sorumluluğunu tek başımıza almamızı istemez.” yanıtını vermiştir.
Trump Jr., Ukrayna konusuna ilişkin olarak bugüne kadar binlerce kişiyle görüştüğünü belirterek, “Sorduğum 100 binlerce kişiden hiç kimse Ukrayna’nın ilk üç meselemizden biri olduğunu söylemedi, sadece üçü Ukrayna’nın ilk onumuzdaki meselelerden biri olduğunu söyledi.” ifadelerini kullanmıştır. Ukrayna’da barış istediklerini dile getiren Trump Jr., Avrupa’yı da bu konuda “daha fazla sorumluluk almaya” çağırmıştır.
Trump Jr., Ukrayna’daki yolsuzluklara da değinmiş ve “ABD, eski günlerdeki gibi elinde çek defteri olan bir aptal olmayacak.” demiştir. Ayrıca, Karayipler’de uyuşturucu kaçakçılığına yönelik yürütülen operasyonların şu an ABD için daha öncelikli olduğunu ifade etmiştir.
Muhammed Cevad Zarif’in Açıklamaları
Eski İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, İran’ın İsrail ile bir çatışma arayışında olmadığını ifade etmiştir. Zarif, “İran, İsrail ile herhangi bir çatışma arayışında değil.” demiştir. Ülkesinin çatışma istemediğini ancak saldırıya uğraması halinde karşılık verme kapasitesine sahip olduğunu belirtmiştir.
İsrail’in İran’la girdiği son çatışmanın “yanlış hesaplamalardan” kaynaklandığını savunan Zarif, İsrail’in İran’ın direncini hafife aldığını söylemiştir. “İsrailliler bu saldırganlığa yanlış hesaplamalarla girdi ve sonunda İran halkının direncinin onların hedeflerine ulaşmasını engelleyeceğini anladılar. Savaşı bitiren de İran halkının bu güçlü duruşu oldu.” ifadelerini kullanmıştır.
Zarif, yeni bir saldırı durumunda İran’ın “meşru müdafaa hakkını devreye sokacağını” vurgulamış ve “İsrail'in, İran’a tekrar saldırmaması, Tel Aviv için en iyi seçenek olur.” değerlendirmesinde bulunmuştur.
Kapanış Oturumu
Şeyha Moza bint Nasır’ın Konuşması
Doha Forumu’nun kapanış oturumunda, Katar Vakfı Başkanı Şeyha Moza bint Nasır konuşma yapmıştır. Şeyha Moza, adaletin yalnızca soyut bir kavram değil, uygulanması gereken bir değer olduğunu belirtmiştir. Konuşmasında “adaleti tesis etmenin küresel barış ve istikrar için temel bir ön koşul” olduğunu vurgulamıştır.
Şeyha Moza, forumun ana temasına atıfta bulunarak “Adalet Eylemde: Vaatlerden İlerlemeye” ilkesinin yalnızca bir söylem değil, uygulanabilir bir hedef olması gerektiğini ifade etmiştir. Açıklamalarında, uluslararası sistemin giderek büyüyen adaletsizliklere karşı sessiz kalmaması gerektiğini, bunun küresel krizlerin çözümünü zorlaştırdığını belirtmiştir.
Şeyha Moza, uluslararası kurumların ve liderlerin “adaleti ve eşitliği hayata geçirme” yönünde somut adımlar atmalarının zorunluluğuna değinmiştir. Ayrıca, forumda tartışılan tüm konuların -Gazze’de ateşkes, Sudan’daki iç savaş, Ukrayna’daki kriz ve Afrika’daki kalkınma- adalet kavramı çerçevesinde ele alınmasının önemini vurgulamıştır.


