İzmir ili ve çevresinde gerçekleştirilen arkeolojik kazılardan elde edilen eserlerin sergilendiği bu müze, bölgenin Prehistorik Çağlar’dan Bizans Dönemi’ne kadar uzanan geçmişine ışık tutar. İlk olarak 1927 yılında Basmane semtindeki Aya Vukla Kilisesi’nde kapılarını açan müze, 1984’ten beri Konak’taki Bahribaba Parkı içinde yer alan modern binasında hizmet vermektedir. Bayraklı (Smyrna), Efes, Bergama, Milet, Klazomenai, Teos ve İasos gibi antik kentlerden gelen eserlerle dolu olan müze, Batı Anadolu’nun arkeolojik ve sanatsal zenginliğini gözler önüne serer.
İzmir Arkeoloji Müzesi ( T.C Kültür ve Turizim Bakanlığı İzmir Kültür Sanat Fabrikası )
Tarihsel Gelişim ve Kuruluş Süreci
İzmir Arkeoloji Müzesi’nin kökeni, 1920’li yılların başında bölgedeki arkeolojik eserlerin toplanması ve korunması çabalarına dayanır. Müzenin ilk adımları, 1923 yılında İzmir Evangelik Rum Okulu’nun 1888’de kurduğu eski eserler koleksiyonunun 1922 Büyük İzmir Yangını’ndan kurtarılmasıyla atılmıştır. Yangında zarar görmeyen eserler, okul enkazından çıkarılarak Aya Vukla (Gözlü) Kilisesi’nde toplanmıştır. Aynı dönemde, İzmir çevresinden toplanan mimari parçalar, kabartmalar ve heykeller, Teos’taki Dionysos Tapınağı frizleri ile Nysa’da Atina Müzesi uzmanlarınca kazılan ancak İzmir’de kalan eserler, önce İzmir İdadi Mektebi’nin (daha sonra adliye binası olan) bahçesinde bir araya getirilmiştir. Üç yıl süren eser toplama ve derleme çalışmaları sonucunda, 1924’te “Asar-ı Antika Müzesi” adıyla kurulan müze, 1927’de Aya Vukla Kilisesi’nde halka açılmıştır.
Müzenin ilk yıllarında Aziz Ogan müdürlük yapmış, ancak onun başka bir göreve atanmasıyla 1931’de Selâhattin Kantar bu görevi devralmıştır. Kantar döneminde müze, 1931’de Mustafa Kemal Atatürk tarafından ziyaret edilmiş ve 1943’te “İzmir Arkeoloji Müzesi” adını almıştır. Ancak, Aya Vukla Kilisesi’nin kapasitesi, artan eser sayısına yetmez hale gelince, 1951’de müze Kültürpark’taki eski Milli Eğitim Pavyonu’na taşınmıştır. İzmir ve çevresindeki antik kentlerden gelen eserlerin yoğunluğu, yeni bir bina gereksinimini doğurmuş ve bu ihtiyaç, 1984’te Konak’taki Bahribaba Parkı içinde 5.000 m²’lik modern bir müze binasının inşasıyla karşılanmıştır. 11 Şubat 1984’te açılan bu bina, müzenin bugünkü evi olmuştur.
İzmir Arkeoloji Müzesi ( Kültür Portalı )
Mimari Yapı ve Düzen
İzmir Arkeoloji Müzesi’nin günümüzdeki binası, üç katlı modern bir yapı olarak tasarlanmıştır ve arkeolojik eserlerin sergilenmesi, korunması ve restorasyonu için gerekli tüm altyapıyı barındırır. Binanın zemin katında eser depoları, restorasyon laboratuvarları, kütüphane ve arşiv yer alırken, birinci kat idari bölümlere ayrılmıştır. İkinci ve üçüncü katlar ise sergileme salonlarına ev sahipliği yapar. Müze, teşhir salonları, fotoğrafhane, konferans salonu ve bahçesiyle, her türlü ihtiyaca cevap verebilecek şekilde düzenlenmiştir.
Müze binasının tasarımı, eserlerin kronolojik ve tematik bir düzen içinde sergilenmesine olanak tanır. Bahribaba Parkı içindeki konumu, hem merkezi bir erişim sağlar hem de açık alanda sergilenen eserler için uygun bir çevre sunar. Müze bahçesinde, kazılardan elde edilen heykeller, lahitler, steller, yazıtlar ve mimari parçalar sergilenirken, bina içi salonlar daha hassas eserlerin korunmasına yönelik tasarlanmıştır. Sesli ve görüntülü rehber sistemi, ziyaretçilere ücretsiz kulaklıklarla eserler hakkında detaylı bilgi alma imkânı sunar.
Koleksiyonlar ve Sergi Salonları
İzmir Arkeoloji Müzesi, 5.000’den fazla eserden oluşan zengin bir koleksiyona sahiptir. Bu eserler, Batı Anadolu’nun Prehistorik Çağlar’dan Bizans Dönemi’ne kadar uzanan tarihini yansıtır ve Bayraklı (Smyrna), Efes, Bergama, Milet, Klazomenai, Teos, İasos, Erythrai, Myrina, Foça, Çandarlı ve Kyme gibi antik kentlerden gelen buluntuları içerir. Müze, üç ana sergi salonu ve bahçe teşhiriyle organize edilmiştir.
- En Üst Kat (Ord. Prof. Ekrem Akurgal Seramik Eserler Salonu): Bu kat, kronolojik bir düzen içinde Prehistorik Çağlar’dan Bizans Dönemi’ne kadar uzanan eserleri sergiler. Birinci galeride, cam, bronz, yüzük taşları, pişmiş topraktan heykelcikler, çanak çömlek ve kandiller gibi küçük boyutlu eserler gruplandırılmıştır. Bu eserler, bağış, müsadere ve satın alma yoluyla müzeye kazandırılmış olup, buluntu yerleri kesin olarak bilinmemektedir. İkinci galeride ise Eski İzmir, Çandarlı, Myrina, Foça, Erythrai ve İasos gibi antik kentlerden bilimsel kazılarla ortaya çıkarılan eserler yer alır. Aynı katta bulunan “Hazine Odası”nda, Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma, Bizans ve İslami dönemlere ait altın, gümüş ve kıymetli taşlardan süs eşyaları, cam eserler ve sikkeler sergilenir. Halikarnas’ta bulunan “Bronz Demeter Heykeli” ve Venedik Dükalığı sikkeleri bu bölümün öne çıkan parçalarıdır.
- Orta Kat (Taş Eserler Salonu): Müzenin giriş katı olan bu bölüm, mermer ve taş heykeltıraşlık eserlerine ayrılmıştır. Büyük heykeller, büstler, portreler ve masklar kronolojik bir düzen içinde sergilenir. Sekiz vitrinde ise küçük boyutlu mermer eserler gruplandırılmıştır. Erythrai’den gelen “Kore Heykeli”, antik çağın ilk büyük boy mermer heykel örneklerinden biridir ve Kyme’de bulunan “Bronz Atlet Heykeli” nadir bronz eserler arasında öne çıkar. Roma Dönemi’ne tarihlenen ve Efes’in kurucusu olduğuna inanılan “Androklos Heykeli” de bu salonun çarpıcı parçalarından biridir.
- Alt Kat: Bu kat, mezar kültürüne ve büyük ölçekli eserlere odaklanır. Pişmiş toprak ve mermerden yapılmış lahitler, mezar stelleri ve mimari parçalar sergilenir. Klazomenai’ye ait pişmiş toprak lahitler, antik dünyada bu alanda ün kazanmış örneklerdir. Geç Helenistik döneme ait mezar stelleri, dünyanın en zengin koleksiyonlarından birini oluşturur. Helenistik dönemin önemli yapılarından “Belevi Mezar Anıtı”nın tavan kaset kabartmaları da bu bölümde yer alır. Salonun sonunda, Agora Ören Yeri’nde bulunan “Poseidon, Demeter ve Artemis” yüksek kabartma heykel grubu, İzmir’in tarihsel bağlamıyla dikkat çeker.
- Müze Bahçesi: Bahçede, kazılardan elde edilen heykeller, lahitler, steller, yazıtlar ve mimari parçalar açık havada sergilenir. Bu alan, müzenin iç mekân koleksiyonunu tamamlayarak ziyaretçilere kapsamlı bir deneyim sunar.
Günümüzdeki Durum ve Kültürel Önemi
İzmir Arkeoloji Müzesi, 1984’ten beri Bahribaba Parkı’ndaki modern binasında hizmet vermekte olup, Ege Bölgesi’nin en önemli arkeolojik müzelerinden biridir. Müze, Batı Anadolu’nun tarihsel ve sanatsal gelişimini yansıtan eserleriyle, bölgesel bir müze olma özelliğini taşır. Ziyaret saatleri yaz döneminde 08:30-19:00, kış döneminde ise 08:00-17:00 arasındadır ve giriş ücreti 4 Euro’dur. Merkezi konumu sayesinde toplu taşıma ile kolayca ulaşılabilir.
Müze, eğitim ve araştırma açısından da önemli bir merkezdir. Restorasyon laboratuvarları ve kütüphanesi, arkeolojik eserlerin korunması ve incelenmesi için gerekli altyapıyı sağlar. Sesli rehber sistemi, ziyaretçilere eserlerin tarihçesini ve bağlamını derinlemesine öğrenme fırsatı sunar. Müzenin koleksiyonları, antik devirlerin sanat anlayışını ve Batı Anadolu’nun uygarlık tarihini gözler önüne seren örneklerle doludur.
Ayrıca, İzmir Kültür Sanat Fabrikası (İKSF) bünyesinde yer alan eski Alsancak Tekel Fabrikası binası, 7.240 m²’lik bir alanda restore edilerek Müze İKSF – Arkeoloji ve Etnografya Müzesi olarak hizmete açılmıştır. Bu yapıda, arkeolojik eserlerin yanı sıra etnografik objeler de sergilenmekte, yeni nesil müzecilik anlayışıyla tematik sergiler sunulmaktadır. Ancak, bu makalenin odak noktası Bahribaba Parkı’ndaki ana müze binasıdır.
İzmir Arkeoloji Müzesi, Ege tarihine ve sanatına dair bir yolculuk sunarken, Türkiye’nin önde gelen müzeleri arasında yerini korumaktadır. Bölgenin arkeolojik mirasını gelecek nesillere aktarma misyonuyla, hem yerel hem de uluslararası ziyaretçiler için önemli bir çekim merkezidir.