KÜRE LogoKÜRE Logo
sb-image
Ebulfez Elçibey
Azerbaycan’ın Sovyetler Birliği’nden ayrılmasının ardından, 1992-1993 yılları arasında görev yapan Ebulfez Elçibey, ülkenin demokratik yollarla seçilmiş ilk cumhurbaşkanıdır
fav gif
Kaydet
kure star outline
Tam Adı
Ebulfez Elçibey(Ebulfez Aliyev)
Doğum tarihi
24 Haziran 1938
Doğum Yeri
Keleki KöyüNahçıvanAzerbaycan
Vefat Tarihi
22 Ağustos 2000
Mesleği
SiyasetçiAkademisyenTarihçi
Cumhurbaşkanlığı Dönemi
7 Haziran 1992 - 18 Haziran 1993
Siyasi Partisi
Azerbaycan Halk Cephesi
Eğitim
Bakü Devlet ÜniversitesiKahire Üniversitesi
İç Politika Vizyonu
DemokratikleşmeHalk KatılımıŞeffaf YönetimLatin Alfabesine Geçiş
Dış Politika Stratejisi
Türkiye ile Stratejik OrtaklıkBatı ile EntegrasyonRusya Etkisinden Uzaklaşma
Petrol Politikası
Millî Çıkar OdaklıBatı ile İş BirliğiSOCAR KurulumuBTC Boru Hattı Temeli
Sürgün Yılları
1993-1997 Arası Nahçıvan Keleki'de Gönüllü Sürgün
Vefat Yeri
AnkaraTürkiye
Kabri
Fahri HiyabanAzerbaycan

Ebulfez Elçibey, Azerbaycan’ın bağımsızlık sürecinde önemli rol oynamış, demokratik seçimle işbaşına gelen ilk cumhurbaşkanı olarak tarihe geçmiş bir devlet adamıdır. Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecinde Azerbaycan Halk Cephesi’ni (AHC) kurarak millî harekete önderlik etmiş ve 1991’de Azerbaycan’ın bağımsızlığının kazanılmasında kilit rol oynamıştır​. 1992 yılında halk oyuyla cumhurbaşkanı seçilen Elçibey, kısa süren görevinde Azerbaycan’ı bağımsız, demokratik ve Türk kimliğine dayalı bir cumhuriyet olarak yeniden yapılandırmaya çalışmıştır​. Aynı zamanda bir tarihçi ve aydın olan Elçibey, siyasetçi kimliğinin yanı sıra ilmî çalışmaları ve idealleriyle de tanınmaktadır.

Ailesi, Çocukluğu ve Eğitim Yılları

Ebulfez Elçibey, 24 Haziran 1938 tarihinde Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nin Ordubad Rayonu'na bağlı Keleki Köyü yakınlarında, Halil Yurdu Yaylası'nda göçebe bir ailenin çadırında doğdu​. Asıl adı Ebulfez Aliyev olup “Elçibey” soyadını mücadele yıllarında benimsedi. Babası Kadirkulu Aliyev, II. Dünya Savaşı’nda hayatını kaybetmiş olduğundan Elçibey yokluk içinde büyüdü.


Çocukluğu, savaşın getirdiği zorlu koşullar altında geçti. Ailesi ve köylüleri kıt imkânlarla yaşam mücadelesi veriyordu. Henüz sekiz yaşındayken tesadüfen Güney Azerbaycan Türklerinin (İran Azerbaycanı’ndaki soydaşlarının) varlığını öğrenen Ebulfez’in zihninde, Azerbaycan’ın bölünmüşlüğü meselesi o yaşlardan itibaren yer etmeye başladı. Bu farkındalık, onun ileride benimsediği “Bütöv (Birleşik) Azerbaycan” idealinin ilk tohumlarını attı.


Eğitim hayatında başarılı bir öğrenci olarak temayüz eden Elçibey, orta öğrenimini bitirdikten sonra Bakü Devlet Üniversitesi’nde eğitim gördü. Üniversitede Doğu Bilimleri (Orientalistik) alanına yöneldi. Özellikle tarih ve dil konularında kendini geliştirdi. Lisans eğitiminin üçüncü yılında millî ideoloji anlamında düşüncelerini pekiştirdi. Üniversite sonrası Sovyet imkânlarıyla Mısır’a giderek Kahire Üniversitesi’nde bir süre öğrenim gördü ve araştırma yaptı​.


Mısır’da bulunduğu 1960’lı yıllarda, Sovyetler Birliği’nde sansür nedeniyle ulaşılamayan pek çok tarihî ve fikrî kaynağa erişme fırsatı buldu. Özellikle Türk ve İslam tarihine dair okudukları, millî bilincinin iyice pekişmesini sağladı. Azerbaycan’a döndükten sonra doktora (aspirantura) eğitimine başlayan Elçibey, akademik çalışmalarını tamamlayarak doktor ünvanı aldı.


1969’dan itibaren Azerbaycan Devlet Üniversitesi’nde (bugünkü Bakü Devlet Üniversitesi) öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı. Henüz kariyerinin ilk yıllarında iken gizli teşkilatlanma faaliyetlerine girişerek öğrenciler ve aydınlar arasında millî bilinç uyandırmaya çalıştı.


Elçibey'in Hayatı (TRT Avaz)

Bilimsel ve Akademik Çalışmaları

Akademik yönü olan bir aydın olarak Ebulfez Elçibey, tarih alanında uzmanlaştı ve özellikle Türk tarihi üzerine ilmî çalışmalar yürüttü. Sovyet döneminde başladığı doktora tez çalışmasını, 9. yüzyılda Mısır’da kurulan Tolunoğulları Devleti üzerine yaptı. “Tolunoğulları Devleti (868-905)” başlıklı araştırma için Bakü, Moskova, Leningrad ve Tiflis kütüphanelerinde birçok kaynağa ulaştı ve Orta Doğu’daki bazı arşivleri de tarayarak bir çalışma ortaya koydu. Tolunoğulları üzerine hazırladığı tezini Sovyet Akademisi’nde tamamladı ve bu eseriyle İslamiyet sonrası Türk devlet geleneğine dair tespitler yaptı.


Elçibey’in akademik yayınları arasında “Bütöv Azerbaycan Yolunda” adlı eseri de bulunmaktadır. Bu eserinde ve çeşitli makalelerinde Azerbaycan tarihinin ve Türk dünyasının meselelerini ele alarak çözüm önerileri sunmuştur​. Bir tarihçi ve düşünür olarak Türk milletinin tarihte oynadığı rolü vurgulayarak özellikle Batı ve Sovyet tarih yazımında Türklere dair oluşmuş bazı önyargıları gidermeye çalışmıştır​.


Örneğin “Bütöv Azerbaycan Yolunda” adlı çalışmasında, Türk milletinin dünya medeniyetine katkılarını somut örneklerle ortaya koyarak Azerbaycan’ın birliğinin tarihî temellerini işlemiştir​. Ayrıca üniversitede hocalık yaptığı dönemde ders anlatmanın yanı sıra öğrencilere millî şuur aşılamaya gayret ederek bir “hoca” ve “aksakallı” kimliğiyle toplumsal aydınlanmaya hizmet etmiştir. İlerleyen yıllarda siyasete atılan Elçibey, bilimsel yaklaşımını siyaset sahnesine de taşıyarak fikirlerini kamuoyu ile paylaşmış, makale ve demeçleriyle halkı bilinçlendirmeye çalışmıştır​.

Siyasi Mücadelesi ve Azerbaycan Halk Cephesi

Ebulfez Elçibey, 1960’ların sonlarından itibaren Azerbaycan’ın bağımsızlığı için aktif siyasi mücadeleye girişmiştir. Sovyetler Birliği’nin baskıcı rejimi altında gizli bir direniş örgütlenmesi yürütmüş, özellikle üniversite çevrelerinde ve aydınlar arasında millî fikirleri yaymıştır. Bu faaliyetleri nedeniyle 1975 yılında Sovyet makamlarının hedefi olmuş; “Sovyet devletini hedef alan milliyetçi faaliyetler” suçlamasıyla KGB tarafından tutuklanarak 6 ay hücrede, ardından 1 yıl süreyle çalışma kampında hapsedilmiştir​.


Sovyet mahkemesinde Azerbaycan halkının Rus şovenizmi altında köleleştirildiğini dile getiren Elçibey, duruşmalarda Sovyet rejimini açıkça eleştirmekten çekinmemiştir. Hapishanede geçirdiği süre zarfında da inançlarından ödün vermemiş ve 1976’da serbest kaldıktan sonra Azerbaycan Millî İlimler Akademisi’nde araştırmacı olarak görev yapmaya başlamıştır​.


1980’li yıllara gelindiğinde Sovyetler Birliği’ndeki glasnost ve perestroyka ortamını fırsat bilen Elçibey, Azerbaycan’daki milliyetçi hareketin fiilî önderi hâline gelmiştir. 1988’de Ermenistan’ın Karabağ üzerindeki ayrılıkçı girişimlerine karşı başlayan kitlesel protestolarda ön saflarda yer almış ve Azerbaycan’ın egemenlik haklarını savunan söylemleriyle halkın güvenini kazanmıştır. 1989 yılında resmen kurulan Azerbaycan Halk Cephesi (AHC)’nin kurucu lideri olarak, geniş bir toplumsal muhalefeti örgütleyip Sovyet yönetimine karşı millî bağımsızlık mücadelesini yönlendirmiştir.


AHC kısa sürede ülke içinde büyük bir güç hâline gelerek demokratik ve millî taleplerin sözcüsü olmuştur. 1990’ın 20 Ocak günü Sovyet ordusunun Bakü’de gerçekleştirdiği katliam (Kara Ocak), Elçibey ve arkadaşlarının mücadelesini daha da perçinlemiştir. Moskova’nın güç kullanımı karşısında Elçibey, Sovyet Azerbaycan yönetimini bağımsızlık ilan etmeye zorlayan toplumsal baskıyı örgütlemiştir. 18 Ekim 1991’de Azerbaycan Cumhuriyeti parlamentosu bağımsızlık kararı aldığında, bu kararın ardında Elçibey liderliğindeki Halk Cephesi Hareketi’nin etkisi vardır.


Azerbaycan, 1991’de resmen bağımsız olduktan sonra, komünist kökenli yönetimin ülkeyi demokratikleşme ve egemenlik yolunda ilerletmekte yetersiz kalması üzerine AHC ile eski rejim arasında iktidar mücadelesi olmuştur. 1992 yılı Mayıs ayında yaşanan siyasi kriz sonucunda dönemin Cumhurbaşkanı Ayaz Muttalibov istifa etmek zorunda kalmıştır. Bu gelişme üzerine 7 Haziran 1992’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerine AHC lideri Ebulfez Elçibey oyların büyük kısmını kazanarak Azerbaycan Cumhuriyeti’nin yeni cumhurbaşkanı seçilmiştir. Böylece Elçibey, ülkenin Sovyet sonrası halk tarafından seçilmiş ilk devlet başkanı ünvanını almıştır.

Cumhurbaşkanlığı Dönemi

Ebulfez Elçibey, 16 Haziran 1992’de Azerbaycan Millî Meclisi’nde yemin ederek cumhurbaşkanlığı görevine başlamıştır. Yemin töreninde Kur'an-ı Kerim’e el basarak Azerbaycan halkına sadakatle hizmet edeceğine dair ant içmiştir. Görevi devraldığı andan itibaren ülkeyi köklü değişimlere götürecek adımlar atmıştır.


Yaklaşık bir yıl süren cumhurbaşkanlığı döneminde Elçibey’in öncelikli hedefi, Azerbaycan’ı tam bağımsız bir devlet olarak güçlendirmek ve Sovyet döneminin mirası olan antidemokratik yapı ve politikaları tasfiye etmek olmuştur. Bu amaçla devlet kurumlarında kadro değişimleri yaparak eski rejimin etkisini azaltmaya çalışmıştır ancak kısa sürede köklü değişim yapmanın zorluğunu tecrübe etmiştir. Kendisinin de itiraf ettiği üzere, Sovyet döneminden kalma güvenlik bürokrasisi ve ordu kadroları hazırlıksız olduğu için istediği reformların bir kısmını uygulamak zaman almıştır. Yine de Elçibey, siyasi iradeyi halka dayandırma ve şeffaf yönetim anlayışıyla yeni bir başlangıç mesajı vermiştir.


Elçibey’in iktidarında en büyük iç sorun, Ermenistan ile devam eden Dağlık Karabağ Savaşı idi. Haziran 1992’de göreve geldiğinde Karabağ’da çatışmalar şiddetli şekilde sürüyordu ve Azerbaycan ordusu dağınık hâldeydi. Elçibey, düzenli bir ulusal ordu kurma ve cephede inisiyatif kazanma gayreti gösterdi. 1992 yaz aylarında Azerbaycan kuvvetleri kısmen ilerleme kaydederek bazı bölgeleri geri aldıysa da savaşın genel gidişatında denge tam olarak sağlanamadı​.


1993 yılı baharında Ermeni güçlerinin Kelbecer Rayonu’nu işgal etmesi, Azerbaycan’da büyük bir infial yarattı ve hükûmet üzerindeki baskıyı artırdı. Elçibey yönetimi, savaş koşullarının ağırlığı altında iç politikada da zorlanmaya başlamıştı. Bu dönemde eski Komünist Parti kadroları ve ordu içerisindeki bazı unsurlar, Elçibey’in politikalarına muhalefet ettiler. Özellikle cephede görevli bir birlik komutanı olan Albay Suret Hüseyinov’un merkezî idareye itaatsizlik gösterip Gence şehrinde başlattığı isyan, yönetimi krize soktu. Haziran 1993’te Hüseyinov’un silahlı güçleri Gence’den Bakü üzerine yürümeye başlayınca, Elçibey olası bir iç savaş tehlikesini önlemek amacıyla bir karar aldı. 18 Haziran 1993’te başkent Bakü’yü terk ederek doğduğu topraklar olan Nahçıvan’ın Keleki Köyü’ne çekildiğini açıkladı.


​Elçibey’in geçici olduğunu belirterek yaptığı bu geri çekilme hamlesi, pratikte iktidarı bıraktığı anlamına geldi ve kısa süre içinde Azerbaycan Meclis Başkanı Haydar Aliyev yönetimi fiilen devraldı. Elçibey’in görevden uzaklaştırılması, sadece bir iç isyanın sonucu olmayıp aynı zamanda uluslararası güç dengeleriyle de yakından ilişkiliydi. Nitekim bağımsız politikalara yönelen Azerbaycan’ı kendi nüfuzundan çıkarmak istemeyen Rusya’nın, 1993 başlarından itibaren Elçibey yönetimini zayıflatmak için çeşitli senaryolar devreye soktuğu sonradan ifade edilmiştir​.


Rusya ve İran istihbaratlarının Elçibey’e karşı birkaç kez suikast girişiminde bulunduğu, başarısız olunca da Azerbaycan devlet yapısı içindeki nüfuz ajanlarını harekete geçirerek hükûmeti içeriden çökertmeye çalıştığı Azerbaycan makamlarınca dile getirilmiştir​. Elçibey döneminde izlenen Moskova’dan bağımsız politika çizgisi, onun iktidarına karşı iç ve dış muhalefeti artırmış ve Haziran 1993’teki darbe ile bu dönem son bulmuştur.

İç ve Dış Politikaları

Elçibey’in iç politikası, Azerbaycan’ı kısa sürede bağımsız ve çağdaş bir devlet hâline getirme hedefiyle şekillenmiştir. Göreve gelir gelmez “Devletleşme, Millîleşme ve Bütövleşme (Birleşme)” adını verdiği üç ilkeyi rehber edinerek devlet kurumlarını yeniden yapılandırmaya girişmiştir.


Sovyet döneminin mirası olan merkeziyetçi ve baskıcı uygulamaları terk edip yerine demokratik ve hukuk temelli bir sistem kurmayı amaçlamıştır. Bu kapsamda ifade ve basın özgürlüğünü genişleten düzenlemeler yapılırken çok partili siyasi hayat teşvik edilmiştir. Elçibey, yönetimde şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine vurgu yaparak Azerbaycan halkının yönetime katılımını artırmaya çalışmıştır. Kendisinin de belirttiği gibi, en büyük esin kaynaklarından biri Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’tür; Atatürk’ün gerçekleştirdiği reformları örnek alan Elçibey, Azerbaycan’da benzer bir çağdaşlaşma hamlesini gerçekleştirmeyi arzulamıştır.


Nitekim icraatlarında laiklik, hukukun üstünlüğü ve millî kimliğin ihyası temel prensipler olarak öne çıktı. Eğitim alanında Türk dili ve tarihine ağırlık verilmesi, eski ideolojik müfredatın gözden geçirilmesi gibi adımlar atıldı. En sembolik icraatlarından biri, Azerbaycan Türkçesinin yazımında Kiril alfabesinden Latin alfabesine geçiş kararı oldu​.


1920’lerde Sovyetler tarafından Latin harflerinden Kiril’e geçilerek Türkiye ile kültürel bağların koparıldığını hatırlatan Elçibey, 1992’de çıkarttığı yasa ile yeniden Latin alfabesini resmî yazı sistemi hâline getirerek kültürel bağımsızlık yönünde önemli bir adım attı. Bunun yanı sıra, ekonomik alanda piyasa ekonomisine geçişi hızlandırmaya ve dış yatırıma açık bir ortam tesis etmeye çalıştı. Devlet kontrolündeki planlı ekonomiden, serbest piyasa koşullarına yumuşak geçiş için yabancı sermayeyi çekme, serbest ekonomik bölgeler oluşturma gibi fikirler Elçibey yönetiminin programında yer aldı.


Ancak savaş ve siyasi karışıklıklar nedeniyle bu ekonomik dönüşüm tam anlamıyla gerçekleşemeden yarım kaldı. Elçibey, Azerbaycan’ı Sovyet kalıntılarından arındırarak millî ve manevi değerleriyle barışık, demokratik bir ülke yapma yolunda bir iç siyaset yürüttü.


Dış politikada ise Elçibey, Azerbaycan’ın egemenliğini pekiştirmek ve çok yönlü ittifaklar kurmak prensibiyle hareket etti. Öncelikle Sovyet sonrası ortaya çıkan Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) yapılanmasına mesafeli durarak Azerbaycan’ı Moskova etkisinden uzak tutmaya gayret etti; nitekim ülkesinin BDT’ye üye olmasını reddetti​. Elçibey’in stratejisi, Azerbaycan’ın jeopolitik konumunu kullanarak Türkiye ve Batı dünyasıyla yakın ilişkiler geliştirmek, böylece Rusya’ya karşı bir denge oluşturmaktı​.


Türkiye’yi Azerbaycan’ın doğal müttefiki olarak gören Elçibey, Ankara ile “stratejik ortaklık” düzeyinde bir yakınlaşma sağladı. Göreve gelmesinin hemen ardından Türkiye Cumhuriyeti ile yoğun diplomatik temaslarda bulundu; ekonomik, askerî ve kültürel alanlarda iş birliği anlaşmalarına imza attı. Ayrıca Orta Asya’daki diğer yeni bağımsız Türk cumhuriyetleriyle bağları güçlendirmeye çalıştı. 1992 yılında Ankara’da düzenlenen ilk Türk Devletleri Zirvesi’nde Azerbaycan’ı temsil eden Elçibey, Türk dünyasının dayanışması fikrini güçlü biçimde savundu​.


Ebulfez Elçibey'in Türkiye Ziyaretinden Bir Görsel (Kazakistan.kz)


Dönemin koşullarında Azerbaycan’ın en büyük güvenlik sorunu Ermenistan ile çatışma olduğundan, bu meselede uluslararası destek sağlamak Elçibey diplomasisinin temel önceliğiydi. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı (AGİT) nezdinde Dağlık Karabağ sorununu aktif şekilde gündeme taşıdı. Bununla birlikte, Elçibey yönetimi İran ile ilişkilerde gerilimli bir dönem yaşadı. Bunun başlıca sebebi, Elçibey’in İran’daki Güney Azerbaycan Türklerinin haklarına sıkça vurgu yapması ve “Birleşik Azerbaycan” yönündeki söylemleriydi. Tahran yönetimi, Elçibey’in Güney Azerbaycan konusundaki açıklamalarını kendi toprak bütünlüğüne tehdit olarak algıladı ve Bakü’ye mesafeli durdu. Elçibey ise İran’ı, Ermenistan lehine politikalar izlemekle eleştirdi, Karabağ savaşında Ermenistan’a gizli destek sağladığını iddia etti.


Dış politikada genelde “Batı ile entegrasyon, Doğu ile dostluk” dengesini gözeten Elçibey, Avrupa devletleri ve ABD ile de yakınlaşmaya önem verdi. Avrupa Konseyi ve benzeri kurumlarla temaslar kurularak Azerbaycan’ın uluslararası topluma entegrasyonu için adımlar atıldı. Elçibey’in vizyonunda nihai hedef, Azerbaycan’ın bağımsızlığının korunması, Karabağ’ın tekrar Azerbaycan’a kazandırılması, Türkiye ile stratejik bağların sağlamlaştırılması ve Rusya’nın bölgede tek taraflı nüfuz kurmasının engellenmesiydi​. Bu dış politika hamleleri, Azerbaycan’ın ilk kez kendi millî çıkarlarını merkeze alarak uluslararası arenada boy göstermesi bakımından tarihî bir dönem oldu.

Petrol Politikaları

Ebulfez Elçibey’in iktidara gelmesiyle birlikte Azerbaycan’ın zengin petrol kaynakları üzerindeki tasarrufu da yeni bir döneme girdi. Sovyet döneminde Moskova merkezli kontrol edilen petrol sektörünü millî çıkarlara uygun biçimde yönetmek isteyen Elçibey, petrol stratejisini ülkenin bağımsızlığı ve bütünlüğü ilkesine dayandırdı​.


Göreve başladıktan sonra ilk icraatlarından biri, petrol sanayisini derleyip toplamak amacıyla Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi (SOCAR)’ı yeniden yapılandırmak oldu. 1992 yılında kurumsallaştırılan SOCAR, ülkedeki petrol ve doğal gaz üretiminin devlet adına yürütücüsü hâline getirildi. Böylece yer altı zenginliklerinin yönetiminin Bakü merkezli olmasının önü açıldı. Elçibey yönetimi, Azerbaycan petrolünü dünya pazarlarına en güvenli ve bağımsız güzergâhlardan ulaştırma siyasetini benimsedi. Bu doğrultuda Sovyet döneminde planlanan Bakü-Novorossisk (Rusya) hattına alternatif olarak, petrolün Gürcistan ve Türkiye üzerinden Batı’ya taşınması projesini gündeme aldı. Mart 1993’te Türkiye ile Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol boru hattının inşası için bir çerçeve anlaşması imzalandı​.


Elçibey, Hazar petrollerinin Akdeniz’e Türkiye üzerinden ulaşmasının Azerbaycan’ın stratejik çıkarı olduğunu belirterek bu projeyi kararlılıkla savundu. Azerbaycan petrol politikasının millî bir rotaya oturtulması, Rusya’nın bölgede geleneksel enerji nüfuzunu sarsacak nitelikteydi.


​Elçibey’in petrol politikaları, sadece Moskova’nın değil Erivan (Ermenistan) ve Tahran’ın da tepkisini çekmiştir. Ermenistan diasporası uluslararası platformlarda Azerbaycan’ın petrol projelerini engellemek için propaganda yaparken İran yönetimi de Azerbaycan’ın kendisine rakip bir enerji koridoru oluşturmasından rahatsızlık duymuştur. Buna rağmen Elçibey hükûmeti, Batılı petrol şirketleriyle doğrudan temasa geçerek Hazar’daki petrol yataklarının ortak işletilmesi konusunda ön anlaşmalara varmıştır. BP, Amoco, Chevron, TPAO gibi büyük enerji şirketleriyle yürütülen görüşmeler neticesinde, Azerbaycan tarihinin en büyük petrol anlaşması olacak “Asrın Anlaşması” için zemin hazırlanmıştır. Her ne kadar bu anlaşma Elçibey sonrasında, 1994 yılında Haydar Aliyev yönetimi tarafından imzalanmış olsa da anlaşmanın ana hatları Elçibey döneminde şekillenmişti​r.

Elçibey, petrol gelirlerinin Azerbaycan’ın kalkınmasına hizmet etmesini ve bağımsız ekonominin temeli olmasını amaçlamıştır. Bu amaçla üretilecek petrolde devlet payının yüksek tutulması ve ülkenin egemenliğini zedeleyecek tavizler verilmemesi yönünde politikalar benimsenmiştir.


Ancak 1993’teki siyasi çalkantı, Elçibey’in bu politikaları tam olarak hayata geçirmesine imkân vermeden iktidar değişikliğine yol açtı. Yine de onun döneminde atılan adımlar sayesinde Azerbaycan petrolü üzerindeki millî kontrol arttı, BTC hattı gibi stratejik projelerin temeli atıldı. Petrol politikalarında izlediği bağımsız ve Batı ile ortaklığa dayalı çizgi, Azerbaycan’ın sonraki yıllardaki enerji hamlelerine de yön verdi. Elçibey, “petrol diplomasisini” ülkesinin egemenliğini pekiştirmenin bir aracı olarak gördü ve bu uğurda dış baskılara rağmen millî çıkarları önceleyen kararlar aldı.

Karabağ Meselesi ve Güney Azerbaycan Tutumu

Elçibey için Dağlık Karabağ sorunu, cumhurbaşkanlığı döneminin en hayati meselesiydi. Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgale yöneldiği 1988 yılı sonrasında şekillenen Birinci Karabağ Savaşı, onun iktidarında da tüm şiddetiyle sürmekteydi. Elçibey, Karabağ’daki Ermeni ayrılıkçı hareketinin sadece bir toprak meselesi değil, Azerbaycan’ın millî birliğine yönelmiş tarihî bir tehdit olarak görmekteydi. Bu nedenle hiçbir şekilde Karabağ’ın Ermenistan’a verilmesini veya bağımsız bir statü tanınmasını kabul etmeyeceğini her fırsatta dile getirdi.​


Uluslararası camiada soruna barışçıl çözüm arayışlarını desteklemekle birlikte, sahada Azerbaycan’ın askerî açıdan güçlenmesi için de çaba gösterdi. 1992 yılında düzenli ordu kurma çalışmalarını hızlandırarak gönüllü milis güçlerini tek komuta altında toplamaya çalıştı. Başkomutan olarak sık sık cephe hattını ziyaret eden Elçibey, askerlere moral aşılamak ve koordinasyonu sağlamak amacıyla cephede aktif rol aldı. Onun liderliğinde Azerbaycan kuvvetleri 1992’nin ikinci yarısında bazı mevzilerde ilerleme kaydetse de 1993 başlarından itibaren savaşın seyri Azerbaycan aleyhine döndü.


Kelbecer’in düşmesi ve devamındaki yenilgiler Elçibey yönetimini zora soktu. Elçibey ulusal seferberlik ilan ederek tüm kaynakları savaşa yönlendirdi ve BM ile AGİT kararlarının Ermenistan’ı işgal ettiği topraklardan çekilmeye zorlaması için diplomatik baskı kurdu. Ona göre Karabağ meselesi Azerbaycan’ın onur meselesiydi; ne pahasına olursa olsun Azerbaycan’ın bu haksız işgali kabul etmeyeceğini vurguladı.


Elçibey’in iktidardan ayrılmasından sonra 1994’te ilan edilen ateşkesle savaş dondurulsa da onun dönemindeki mücadele kararlılığı, Azerbaycan toplumunun hafızasında “Karabağ asla terk edilemez” fikrini yerleştirmiştir. Güney Azerbaycan (İran’ın kuzeybatısında yaşayan Azerbaycan Türkleri) meselesi, Elçibey’in ideolojik duruşunda özel bir yere sahipti. O, Azerbaycan’ı “kuzey” ve “güney” olarak ayıran 1828 Türkmençay Antlaşması’nın tarihî bir haksızlık olduğunu düşünüyor ve bir gün Azerbaycan’ın yeniden birleşebileceği umudunu taşıyordu​.


Henüz gençlik yıllarında okuduğu tarih kitaplarından edindiği bilinçle, İran egemenliğindeki Güney Azerbaycan Türklerinin maruz kaldığı asimilasyon ve baskılara daima dikkat çekti. Elçibey’e göre Kuzey Azerbaycan’ın bağımsızlığı ilk aşamaydı; bir sonraki adım, Güney’deki kardeşlerinin de özgürlüğüne kavuşması olmalıydı​.


Cumhurbaşkanı iken resmî platformlarda İran’ın içişlerine karışmamaya özen gösterse de her fırsatta Güney Azerbaycan kültürüne ve diline sahip çıkılması gerektiğini ifade etti. İran ile diplomatik temaslarında bu konuyu gündeme getirmesi Tahran’ın tepkisini çekti ve iki ülke ilişkilerinde gerginliklere neden oldu.

Örneğin, 1992’de Tebriz’deki bir deprem sonrasında Azerbaycan’dan yardım ekipleri göndermek istediyse de İran buna sıcak bakmadı. Elçibey, İran yönetiminin Güney Azerbaycan Türklerine yeterince hak tanımamasını eleştiriyordu. Hatta cumhurbaşkanlığı sırasında bir sohbetinde, “Kuzey ve Güney birleşmeden sakalımı kesmeyeceğim” diyerek Azerbaycan’ın birliği konusundaki inancını esprili biçimde dile getirmiştir​. Keleki’de sürgünde bulunduğu yıllarda bu idealine daha da yoğunlaşmış; Güney Azerbaycan’daki millî uyanış hareketlerini yakından takip ederek onlara manevi destek sunmuştur.


Elçibey, birleşik Azerbaycan ülküsünü savunurken bunun uzun vadeli bir hedef olduğunun farkındaydı. Öncelikle Karabağ sorununun hallolması gerektiğini, devletin Kuzey’de güçlenmesinin ardından Güney meselesine eğilebileceklerini belirtmişti. Bu tutumu nedeniyle İran tarafından “pantürkist” ve “bölücü” ilan edilmişse de Elçibey, Güney Azerbaycan konusunu Azerbaycan Cumhuriyeti’nin resmî politikası hâline getirmemeye dikkat ederek daha çok bir millî dava olarak gündemde tutmuştu.


Elçibey’in Güney Azerbaycan’a yönelik yaklaşımı, onun Türk birliği idealinin bir parçası olup millî kimlik ve tarih şuuru çerçevesinde ele aldığı bir konuydu. Bu meseleye samimiyetle eğilmesi, Azerbaycan halkınca da takdir görmüş; Güneyli ve Kuzeyli Azerbaycanlılar arasındaki kültürel bağların güçlendirilmesine hizmet etmiştir.

Aydın ve Tarihçi Kimliği

Ebulfez Elçibey, sadece bir politikacı değil, aynı zamanda entelektüel birikime sahip bir aydın olarak temayüz etmiştir. “Siyaset adamı olmasaydım, üniversitede hoca olarak hayatımı sürdürmek beni mutlu ederdi” sözü, onun ilme ve öğrenmeye verdiği önemi yansıtır.


Akademide hazırladığı Tolunoğulları konulu eseri, bilim dünyasında takdir görmüş ve Sovyet tarihçiliğinin Türk-İslam medeniyetine bakıştaki eksiklerini gidermeye çalışan bir çalışma olarak değer kazanmıştır​.


​Elçibey, tarihten çıkardığı dersleri ve tespitleri güncel siyasete de aktarmıştır. Örneğin, Azerbaycan’ın geçmişte bölünmesinin sebeplerini analiz ederek gelecekte benzer bir durumun yaşanmaması için kültürel ve siyasi bütünlüğün önemini vurgulamıştır. Kendisini M. Emin Resulzade, Şeyh Muhammed Hiyabani, Settar Han, Bağır Han gibi hem Kuzey hem Güney Azerbaycan’da millî mücadele vermiş tarihî şahsiyetlerin fikir mirasçısı olarak görmüş; onların ideallerini 20. yüzyıl sonunda yeniden canlandırmayı hedeflemiştir​. Özellikle 1918’de ilk Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurucusu olan M. Emin Resulzade’nin fikirleri, Elçibey’in yol göstericisi olmuştur.


Mücadele yıllarında ve cumhurbaşkanlığı döneminde de Elçibey, kitap okumayı, yazı yazmayı ve entelektüel sohbetleri ihmal etmemiştir. Halk arasında sade yaşamı ve kitap sevgisiyle tanınmıştır. Cumhurbaşkanı iken dahi resmî konutu yerine mütevazı evinde kalmayı tercih etmiş, zamanının önemli bir kısmını okumaya ayırmıştır. Basınla yaptığı röportajlarda sık sık tarihî referanslar kullanarak bir aydın sorumluluğuyla toplumunu aydınlatmaya çalışmıştır.


Elçibey, millî kültüre ve Türk diline de son derece vakıf bir entelektüeldi. Klasik Azerbaycan edebiyatını, özellikle Fuzuli’yi, Vahid’i sever, gerektiğinde konuşmalarında bu şairlerden alıntılar yapardı. Sovyet döneminde Arapça ve Farsçayı öğrenip kadim Doğu metinlerini incelemişti. Bu birikimini halkıyla da paylaşmayı bilen Elçibey, cumhurbaşkanı olduktan sonra dahi zaman zaman televizyon programlarında tarih ve kültür üzerine sohbetler gerçekleştirerek bir “hoca” edasıyla toplumu bilgilendirmişti.

Sürgün Yılları ve Vefatı

Cumhurbaşkanlığı makamından fiilen ayrılmak zorunda kalan Elçibey, Haziran 1993’ten itibaren yaklaşık dört yıl boyunca doğduğu topraklarda, Nahçıvan Keleki’de gözlerden uzak bir hayat sürdü. Bu dönemde resmî olarak Cumhurbaşkanı ünvanını korumakla birlikte Bakü’deki yeni yönetim ülkeyi idare ediyordu. Elçibey, Keleki’de kaldığı 4 yıl 4 ay 12 günlük süre zarfında mücadeleden vazgeçmedi; bir yandan darbe sürecini atlatıp yeniden Bakü’ye döneceği günü beklerken diğer yandan siyasi faaliyetlerini bulunduğu yerden sürdürdü​.


Keleki’de onu ziyaret eden gazetecilerle yaptığı sohbetlerde, ülke gündemine dair fikirlerini beyan ediyor, özellikle Güney Azerbaycan davasına yoğunlaşarak bu konudaki söylemlerini daha da kuvvetlendiriyordu​.


Ekim 1997’de Haydar Aliyev yönetimi, Elçibey’in başkente dönmesine izin veren bir karar aldı. Bunun üzerine Elçibey, yaklaşık dört buçuk yıl aradan sonra Bakü’ye döndü. Döndükten sonra herhangi bir intikam söylemine girmeden muhalefet görevine devam etti. Bakü’de Elçibey hemen muhalefeti toparlamaya koyuldu. Yeniden yapılandırılan Azerbaycan Halk Cephesi Partisi’nin (AHCP) genel başkanı olarak siyasi hayata aktif biçimde katıldı​.


Farklı muhalif grupları bir araya getirerek “Demokratik Birlik” adı altında ortak bir muhalefet cephesi oluşturulmasında öncülük etti. Ayrıca “Bütöv Azerbaycan Birliği” adını verdiği bir örgüt kurarak özellikle Güney Azerbaycan konusundaki faaliyetlerini kurumsal bir yapıya kavuşturdu.


​1998’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini mevcut yönetim kazanırken, Elçibey ve partisi seçimlere katılmayıp boykot kararı alarak demokratik mücadelesini farklı mecralarda sürdürdü. 1990’ların sonunda siyasi atmosfer giderek sertleşse de Elçibey uzlaşmacı tavrını korudu ve ilke olarak şiddetten uzak, barışçı bir muhalefet çizgisi izledi. 2000 yılına gelindiğinde, Elçibey bir süredir sağlık problemleriyle mücadele ediyordu. Kendisine prostat kanseri teşhisi konulmuş ve tedavi görmek üzere Ankara’ya gitmişti. Rahatsızlığı ilerlemiş olan Elçibey, 22 Ağustos 2000 tarihinde Ankara’da tedavi görmekte olduğu hastanede hayata gözlerini yumdu​.


Vefat haberi Azerbaycan’da derin bir üzüntüyle karşılandı. Dönemin Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, eski rakibi olmasına rağmen Elçibey’in cenazesine sahip çıkılması için devlet imkânlarını seferber etti. Elçibey’in naaşı özel uçakla Ankara’dan Bakü’ye getirildi ve 24 Ağustos 2000’de düzenlenen cenaze töreniyle toprağa verildi. ​Cenaze törenine on binlerce Azerbaycanlı katıldı; halk “Elçibey” sloganlarıyla sokakları doldurdu. Törende “Azerbaycan mu split olmayacaq!” (Azerbaycan bölünmez kalacak!) şeklinde sloganlar atarak Elçibey’in birlik ideallerine bağlılıklarını gösterdiler.


Cenazede hazır bulunan Haydar Aliyev de yaptığı konuşmada Elçibey’i “ülkesine hizmet etmiş değerli bir kişi” olarak anarak ailesine ve millete başsağlığı diledi. Elçibey, Bakü’de Fahri Hiyaban Devlet Mezarlığı’nda, diğer devlet büyüklerinin yanına defnedildi.


Fahri Hiyaban Devlet Mezarlığı, Elçibey Kabri (Fotoğraf: Duygu Şahinler)

Mirası

Ebulfez Elçibey, Azerbaycan tarihinde bıraktığı mirasla halkın gönlünde ve akademik camiada saygın bir yer edindi. Onun mirası, her şeyden önce Azerbaycan’ın yeniden bağımsızlığına kavuşmasındaki liderlik rolüdür. Elçibey, 20. yüzyılın başındaki Mehmet Emin Resulzade’den sonra Azerbaycan’ın ikinci büyük bağımsızlık önderi olarak anılır. Siyaseten çok uzun süre iktidarda kalamamış olsa da kısa cumhurbaşkanlığı döneminde yaptığı devrimler (alfabe değişikliği, demokratik kurumların tesis edilmesi, millî sembollerin ihyası vb.) Azerbaycan’ın stratejik yönelimini belirlemiştir​.


Azerbaycan Cumhuriyeti onun döneminde ilk defa açık seçimlerle yönetici belirlemiş, böylece demokratik meşruiyet geleneği başlamıştır. Halk arasında “dürüst lider” olarak anılmıştır. Mütevazı yaşam tarzı, makam aracı yerine halkın arasında dolaşmayı tercih etmesi, resmî konutta lüks bir hayat sürmekten imtina etmesi gibi yönleri, siyasetçilere örnek gösterilen hasletler olmuştur.


Elçibey’in Pan-Türkist fikirleri ve Türk dünyası idealine katkıları da mirasının ayrılmaz bir parçasıdır. Sovyet döneminin katı ideolojik baskıları altında bile Türk birliği fikrini diri tutmuş, bağımsızlıktan sonra bu ideali somut politik prensiplere dönüştürmüştür. Ortak Türk alfabesi, kültürel iş birliği, Türk devletleri arasında siyasi diyalog gibi konularda öncü sayılabilecek adımlar atmış veya tartışma zemini hazırlamıştır​.


Bugün Azerbaycan ile Türkiye arasındaki dostluk ve stratejik ortaklık ilişkilerinde, 1992-93 döneminde Elçibey’in attığı temellerin payı olduğu sıkça dile getirilir. Aynı şekilde Azerbaycan’ın petrol politikalarında millî çıkar eksenli duruşu onun mirasıdır ve sonraki iktidarlar tarafından da sürdürülmüştür.


Türkiye basınında vefatı dolayısıyla yer alan bir yazıda, onun “politikacı değil, tam anlamıyla bir bağımsızlık savaşçısı” olduğu ve “çok iyi niyetli, yürekli bir Türk milliyetçisi” olduğunun altı çizilmiştir.


Azerbaycan halkı onu, bağımsızlık mücadelesinin sembol ismi ve “halk kahramanı” olarak anmaktadır. Ülkede her yıl ölüm yıl dönümünde kabri başında anma törenleri düzenlenmekte, Elçibey’in mücadelesi anlatılmaktadır. Elçibey’in düşünceleri ve siyasi vasiyeti niteliğindeki fikirleri günümüzde de güncelliğini korumaktadır. Özellikle Azerbaycan’ın tam bağımsızlığı, ülke bütünlüğü ve Türk dünyasıyla entegrasyonu konularında onun savunduğu prensipler şu anda da stratejik önemde kabul edilir.


Haydar Aliyev ve sonrası dönemde resmî devlet söylemi Elçibey’in mirasını zaman zaman eleştirel tonda değerlendirse de 2000’lerden itibaren onu millî bir kahraman olarak sahiplenme yönünde adımlar atılmıştır. 2019’da Nahçıvan’daki Keleki’de Elçibey’in müze evinin açılması ve bazı cadde ve kurumlara adının verilmesi, onun hatırasına gösterilen vefanın işaretleridir.


Ebulfez Elçibey’in mirası; bağımsız Azerbaycan’ın kurulması, demokratik değerlerin filizlenmesi ve Türk dünyasının birliği ideallerinin yaşatılması alanlarında önem arz etmektedir.

Kaynakça

Ağar, Adem. Azerbaycan’da Bağımsızlık Mücadelesi ve Elçibey Dönemi. Karabük Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2017.


Anadolu Ajansı. "Ebulfez Elçibey vefatının 20. yılında anılıyor." Anadolu Ajansı. Son Erişim 21.08.2025. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/ebulfez-elcibey-vefatinin-20-yilinda-aniliyor/1949823


Çobanoğlu, Zübeyde. Azerbaycan ve Türkiye Gazeteleri Işığında Ebülfez Elçibey (1991–1997) Dönemi. Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019.


Kazakistan KZ Web Sitesi "Elçibey: Rusya ve İran’la yıldızı barışmayan Türkiye sevdalısı Azeri lider" Son Erişim: 31.03.2025 https://www.kazakistan.kz/elcibey-rusya-ve-iranla-yildizi-barismayan-turkiye-sevdalisi-azeri-lider/


Özdemir, Burcu. Tarihçi ve Aydın Kimliği ile Ebülfez Elçibey. Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2012.


Samadbeyli, Chılanay. Ebülfez Elçibey ve Aile Hayatı. İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2021.


Sarı, Burcu. Ebülfez Elçibey’in Hayatı ve Petrol Politikaları. Siirt Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2023.


Tercüman Medya Web Sitesi, "Azerbaycan’ın bağımsızlığındaki başat rolü üstlenen..." Son Erişim: 31.03.2025 https://www.tercuman.com/analiz/azerbaycanin-bagimsizligindaki-basat-rolu-ustlenen-lider-ebulfez-elcibey-296/


TRT Avaz Youtube Hesabı "Ebulfez Elçibey'in Hayatı." Son Erişim: 31.03.2025  https://www.youtube.com/watch?v=TOGVDbulCPE

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
Ana YazarDuygu Şahinler31 Mart 2025 08:29
KÜRE'ye Sor