23-24 Eylül 2025 Tarihli Gelişmeler
BM Genel Kurulu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 23 Eylül 2025 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun açılış oturumuna katılmak üzere Türkevi’nden BM Genel Merkezi’ne geçmiştir. Geçiş, beraberindeki heyet ile birlikte yaya olarak gerçekleştirilmiştir.
Genel Kurul’daki hitap öncesinde protokol düzeni uygulanmış, liderlerin sırayla salona girişleri sağlanmıştır. Erdoğan’ın konuşma sırası, Genel Kurul’un açılış gündemine uygun şekilde belirlenmiştir. Katılımcılar arasında devlet ve hükümet başkanlarının yanı sıra uluslararası kuruluş temsilcileri de yer almıştır.
Genel Kurul’un gündeminde “Birlikte daha iyi barış, kalkınma ve insan hakları için 80 yıl ve daha fazlası” teması doğrultusunda barış, kalkınma, insan hakları ve küresel adalet başlıkları öne çıkmıştır. Erdoğan’ın hitabında özellikle Gazze’deki insani kriz, Filistin meselesi, BM’nin yapısal sorunları ve uluslararası barışın korunması gibi konuların yer alacağı önceden duyurulmuştur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM Genel Kurulu'ndaki Konuşması
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 23 Eylül 2025 tarihinde Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu yüksek düzeyli görüşmelerinde dördüncü konuşmacı olarak Genel Kurul kürsüsünden hitap etmiştir. Konuşmasına, Genel Kurul’un insanlık için hayırlara vesile olmasını dileyerek başlamış, oturumun yeni başkanı Annalena Baerbock’a başarılar dilemiş ve görevini devreden önceki başkan Philemon Yang’ı tebrik etmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu'na hitap ediyor, 23 Eylül 2025 - (Anadolu Ajansı)
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Konuşmamın hemen başında, Filistin'in giderek artan sayıda ülke tarafından tanındığı bir dönemde, Filistin Devlet Başkanı Sayın Mahmut Abbas'ın bugün bizzat aramızda olamayışından duyduğum üzüntüyü ifade etmek istiyorum. Biz bugün bu kürsüde kendi vatandaşlarımızla birlikte sesi kısılmak istenen Filistin halkının hissiyatına tercüman olmak için de bulunuyoruz. Filistin Devleti'ni tanıyacağını açıklayan tüm ülkelere teşekkür ediyor, henüz bu kararı almayan devletleri ise bir an önce harekete geçmeye çağırıyorum." diyerek konuşmasına başlamıştır.
Birleşmiş Milletler Şartı'nın bundan 80 yıl önce San Francisco'da imzalandığını ve 24 Ekim 1945'te yürürlüğe girdiğini anımsatan Erdoğan, Birleşmiş Milletler Kuruluş Şartı'nın ilk maddesinin ilk kelimelerini tekrar hatırlatmak istediğini belirterek, şöyle devam etmiştir: "Birleşmiş Milletler'in amacı, uluslararası barış ve güvenliği korumaktır.' Evet, bizler bu salonda Birleşmiş Milletler'in 80'inci yaşını kutlarken dünyanın birçok bölgesinde Kuruluş Şartı'nın ilk maddesinin ilk kelimelerine gölge düşürecek vahim hadiseler yaşanıyor. Özellikle Gazze'de gözlerimizin önünde 700 günü aşkın bir süredir soykırım devam ediyor.
Biz toplantı halindeyken dahi Gazze'de şu anda siviller katlediliyor. Gazze'de ölen sivillerin sayısı 65 bini geçti. Enkaz altında kaç cenazenin olduğu henüz bilinmiyor. Ölenlerin 20 binden fazlası çocuk. İsrail tarafından, Gazze'de son 23 aydır her saat bir çocuk acımasızca hayattan kopartılıyor. Bunlar sayı değil dostlar, hepsi birer can, birer masum insan. Şu anda sadece silahlarla değil, açlık silahıyla da insanlar öldürülüyor. 21'inci yüzyılda, medeni dünyanın bakışları altında, 146'sı çocuk 428 kişi açlıktan hayatını kaybetti ve sayı her geçen gün artıyor."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu'na hitap ediyor, 23 Eylül 2025 - (Anadolu Ajansı)
Sonrasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan Gazze'deki günlük hayatı anlatan bir fotoğraf göstererek, "Ellerinde leğenli kadınlar. Lütfen hepimiz elimizi vicdanımıza koyup cevap verelim. 2025 yılında şöyle bir gaddarlığın makul bir sebebi olabilir mi? Fakat, insanlık adına bu utanç manzarası Gazze'de 23 aydır her gün tekrar ediyor. 365 kilometrekare içinde yaşayan 2,5 milyon Gazzeli, her gün yerinden ediliyor, her gün bir başka bölgeye göçe zorlanıyor." diye konuşmuştur.
Gazze'nin sağlık altyapısının tamamen çökmüş durumda olduğunu, doktorların öldürüldüğünü ya da gözaltına alındığını, ambulansların vurulduğunu, hastanelerin bombalandığını, yıkıldığını belirten Erdoğan, tedavinin, operasyonun ve ilaç bulmanın mümkün olmadığını belirtmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bakın, Tayyip Erdoğan olarak içim yanarak, içim kan ağlayarak söylüyorum. Henüz 2-3 yaşındaki, elleri, kolları, bacakları olmayan masum yavrucaklar, bugün maalesef, Gazze'nin olağan fotoğrafı haline gelmiştir." diye eklemiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu'na hitap ediyor, 23 Eylül 2025 - (Anadolu Ajansı)
Açlıktan ölme noktasına gelen bir çocuğun fotoğrafını gösteren Erdoğan, "Buna hangi vicdan dayanır, hangi vicdan buna sessiz kalabilir? Çocukların açlıktan, ilaçsızlıktan öldüğü bir dünyada huzur olur mu?" ifadesini kullanmıştır. Herkesin anne-baba olduğunu, üzerine titrediği evlatları, torunları olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürmüştür: "Burada, Amerika'da, Avrupa'da, dünyanın her yerinde, bir çocuğun eline küçük bir diken batsa, anne babaların yüreği yanıyor ama Gazze'de, çocukların elleri, kolları, bacakları anestezi yapılmadan ampute ediliyor. Kimse kusura bakmasın ama bu, insanlığın dip noktasıdır. İnsanlık tarihi son bir asırda böyle bir vahşet görmemiştir. Her şey gözümüzün önünde cereyan ediyor. Gazze'deki soykırım medya, sosyal medya aracılığıyla her an canlı olarak yayınlanıyor.
İsrail, şu ana kadar Gazze'de ulusal ve uluslararası basında çalışan 250 gazeteciyi kasıtlı olarak öldürdü, Gazze'ye tüm girişleri yasakladı. Ama yine de soykırımı gizleyemedi. Filistin topraklarında devam eden soykırıma her fırsatta dikkatleri çeken Genel Sekreter Sayın Guterres'i gönülden destekliyorum, cesareti için kendisini bir kez daha tebrik ediyorum. Ancak, Birleşmiş Milletler Gazze'de kendi çalışanlarını dahi maalesef koruyamamıştır. Gazze'de insanlara yardım için koşturan 500 kişi öldürülmüştür. Bunların 326'sı BM personelidir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, soykırımın, tıpkı Holokost gibi insanların toplu halde imhası için kullanılan, utanç verici, insanlık dışı, barbarca bir kavram olduğunu söylemiş, Gazze'de sadece insanların öldürülmediğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürmüştür: "Gazze'de hayvanlar hedef alınarak öldürülüyor. Tarım alanları, bahçeler, ağaçlar, otlar, asırlık zeytin ağaçları, sular yok ediliyor, kirletiliyor. Gazze'de binalar, evler, kütüphaneler, hastaneler, okullar, camiler, kiliseler, tarihi yapılar bilinçli bir şekilde yıkılıyor. Gazze'nin toprağı, insan için de hayvan için de bitki için de artık işe yaramaz hale getiriliyor. İşte sizlere bir başka fotoğraf. Şimdi size soruyorum, elimdeki şu fotoğrafın güvenlik arayışıyla ne ilgisi var? Bunun adı canlıya düşmanlık, hayata düşmanlık değil midir? Bu kürsüden açık açık ifade ediyorum. Bu kürsüden ifade ediyorum, Gazze'de bir savaş yoktur. Gazze'de iki taraftan söz edilemez, Gazze'de bir yanda elinde en modern, en öldürücü silahlar olan düzenli ordu, diğer tarafta ise masum siviller, masum çocuklar vardır. Bu, terörle mücadele değildir. Bu, 7 Ekim olayı öne sürülerek yürütülen bir işgal, tehcir, sürgün, soykırım daha doğrusu bir toplu kıyım politikasıdır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze, Hamas bahanesiyle yok edilirken, eş zamanlı olarak Hamas'ın yönetimde olmadığı Batı Şeria'nın da adım adım işgal edildiğini, infazlarla masum sivillerin katledildiğini dile getirmiştir. "İsrail, Gazze ve Batı Şeria ile sınırlı kalmıyor, Suriye'ye, İran'a, Yemen'e, Lübnan'a saldırılar düzenleyerek bölge barışını da tehdit ediyor." diyen Erdoğan, en son arabulucu Katar'da ateşkes müzakereleri için toplantı yapan heyete, İsrail'in saldırı gerçekleştirdiğini anımsatmıştır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Katar'a yönelik saldırı göstermiştir ki İsrail yönetimi tamamen kontrolü kaybetmiştir. Netanyahu'nun barış yapmaya da rehineleri kurtarmaya da niyetinin olmadığı bir kez daha anlaşılmıştır. Sadece komşuları değil, Orta Doğu'daki tüm ülkeler İsrail hükümetinin pervasız tehditlerine muhatap oluyor. Şunun da farkına varalım. İsrail'in artan saldırganlığı sebebiyle Avrupa başta olmak üzere Batı'da, İkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan değerler de çok ağır yara almıştır. En temel insan hakları, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, gösteri ve protesto özgürlüğü, kadın hakları, çocuk hakları, demokrasi, eşitlik, adalet gibi kavramlar rafa kaldırılmıştır. Gelinen noktada hepimiz şu gerçeği görmek zorundayız. Vadedilmiş topraklar saplantısıyla hareket eden İsrail yönetimi, yayılmacı bir politika ile bölge barışına ve insanlığın müşterek kazanımlarına kastetmektedir. Üç semavi dinin kutsal beldesi, insanlığın ortak mirası olan Kudüs-ü Şerif bu radikalizmin doğrudan hedefidir. Vicdan sahibi Musevileri de rahatsız eden, onların da tasvip etmediği, dahası tüm dünyada antisemitizmi körükleyen bu cinnet hali artık daha fazla devam edemez. Gazze'de ateşkes bir an önce sağlanmalı, saldırılar durmalı ve insani yardımların engelsiz girişine mutlaka izin verilmelidir. Soykırım kadrosunun uluslararası hukuka hesap vermesi temin edilmelidir. İnşallah bu mutlaka gerçekleşecektir." diye eklemiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu'na hitap ediyor, 23 Eylül 2025 - (Anadolu Ajansı)
Erdoğan, Gazze'de yaşanan barbarlığa karşı sesini yükseltmeyen, tavır almayan herkesin bu vahşetin sorumluluğuna ortak olduğunu ifade etmiş ve şu sözleri sarf etmiştir: "Bütün dünya liderlerine sesleniyorum, gün bugündür. Gün, insanlık adına Filistinli mazlumların yanında dimdik durma günüdür. Halklarınız Gazze'deki barbarlığa tepki gösterirken, gelin sizler de adım adım cesaretinizi gösterin. Çocukların çocukları büyüttüğü Gazze'ye karşı insanlık görevinizi yerine getirin. Bu vesileyle, dünyanın farklı ülkelerinde Gazzeli mazlumlara sahip çıkmak için meydanları dolduran, Gazzeli masumlara destek olmak için denizlere yelken açan akademisyeniyle, sanatçısıyla, siyasetçisiyle, aktivistiyle, öğrencisiyle tüm Filistin savunucularına en kalbi selamlarımı yolluyorum."
Suriye'de yaşanan zulüm ve çatışmaları 13 yıl boyunca BM kürsüsünde dile getirdiğini anımsatan Erdoğan, "Nasıl bugün Gazzeli mazlumlar için sesimizi yükseltiyorsak, 13 yıl süresince de Suriyelilerin feryatlarına dikkati çektik. Burada onların da sesi, nefesi olduk. 1 milyon insanın hayatına milyonlarcasının da vatanlarını terk etmesine sebep olan zulüm 8 Aralık devrimi ile birlikte hamdolsun artık tarihe karıştı." ifadelerini kullanmıştır.
Suriyelilerin 8 Aralık 2024 itibarıyla yeni bir dönemin kapılarını açtığını söylemiş, şöyle devam etmiştir: "Eli kanlı bir rejime karşı mücadeleyi kazanan Suriye halkı, inanıyorum ki büyük bedeller ödeyerek elde ettikleri zaferi de inşallah menziline ulaştıracaktır. DEAŞ başta olmak üzere terörün hiçbir çeşidinin olmadığı, güvenliğin tesis edildiği, bir ve bütün Suriye vizyonunu tüm imkanlarımızla destekleyeceğiz. Suriye'de istikrar kökleştikçe hiç şüphesiz bunun kazananı Suriyelilerle birlikte tüm komşu ülkeler, tüm bölgemiz olacaktır. Körfez'deki kardeş ülkelere de Suriye'nin toparlanmasına verdikleri katkılar için teşekkürlerimi iletiyorum. Bizimle aynı ilkeleri paylaşan tüm bölgesel ve uluslararası aktörlerle iş birliğimizi inşallah aynı şekilde sürdüreceğiz.
Komşumuz İran'la ilgili nükleer dosyanın bir an evvel diplomasi yoluyla çözülmesini temenni ediyoruz. Unutulmamalıdır ki bölgemiz yeni bir krizi daha kaldıramaz. Komşumuz Irak'ın istikrarı, güvenliği ve refahı, bölgemizin selameti bakımından fevkalade önemlidir. Kalkınma Yolu Projesi gibi kolektif refahı önceleyen, stratejik hamlelere bu bakımdan büyük önem atfediyoruz. Kuzeyde her ikisi de komşumuz olan Rusya ve Ukrayna arasında İstanbul Sürecine büyük bir iştiyakla ev sahipliği yapıyoruz. Doğrudan görüşmeler sayesinde çok sayıda esirin ve naaşın mübadelesine aracılık ettik. Taraflar arasında barış müzakerelerinin modalitelerini belirlemeye çalıştık. Unutmayın, 'Savaşın kazananı, adil bir barışın kaybedeni olmaz.' şiarıyla önümüzdeki dönemde de ateşkes için çaba göstermeye devam edeceğiz."
Azerbaycan ve Ermenistan arasında barışın tesisi için tarafları en başından bu yana cesaretlendirdiklerini ifade eden Erdoğan, "8 Ağustos'ta iki ülke arasında kalıcı barışa giden adımların atılmasından memnuniyet duyuyoruz. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Sayın Paşinyan başta olmak üzere sürece katkıda bulunan Amerikan Başkanı Sayın Trump'ı burada bir kez daha tebrik ediyorum." diye konuşmuştur.
Bu vesileyle Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecinin kendi rayında ilerlediğini de belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Diğer bir ara buluculuk faaliyetimiz olan Ankara Süreci kapsamında Somali'yle Etiyopya arasındaki ihtilafın halline yönelik gayretlerimizi sürdürüyoruz. Tarafların bu girişimi hızla, başarıyla neticelendirmelerini temenni ediyorum." şeklinde konuşmuştur.
Türkiye'nin, Karadeniz'de güvenliğin teminatı olan Montrö Sözleşmesi'ni tam 89 yıldır tarafsızlık içinde harfiyen uyguladığını vurgulamış ve eklemiştir: "Ege Denizi'ni ve Doğu Akdeniz'i ilgili tüm tarafların meşru menfaatlerine riayet edilen, bir istikrar ve refah havzası olarak görmek istiyoruz. Enerji ve çevre başta olmak üzere her konuda yapıcı işbirliğine hazırız. Komşularımızdan da aynısını bekliyoruz. Bu vesileyle Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni dışlayan projelerin başarılı olamayacağını burada özellikle vurgulamak istiyorum. Kıbrıs Adasının, batısında Türkiye'nin hak ve yetkileri Adanın etrafındaki alanlarda ise Kıbrıs Türklerinin meşru hakları vardır. Daha evvel de teklif ettiğimiz Doğu Akdeniz Konferansı, müşterek bir zeminin bulunmasına katkı yapacaktır. Kıbrıs Meselesinin çözümü daha önce defalarca denenmiş ancak Rum tarafının uzlaşmaz tutumu nedeniyle tüketilmiş federasyon modeli üzerine bina edilemez. Kıbrıs Adası'nda iki ayrı devlet ve iki ayrı halk vardır. Kıbrıs Türkleri, Ada'nın eşit sahibidir ve azınlık olmayı kabul etmeyecektir. Uluslararası toplum Kıbrıs Türklerinin yarım asırdır maruz bırakıldıkları haksız izolasyona artık son vermelidir. Son üç Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığım çağrıyı bugün bir kere daha tekrarlıyor, uluslararası toplumu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımaya, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya davet ediyorum."
İlerleyen dönemde, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde yeni bir başlangıç ve vizyonu arzuladıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu vizyon, günü kurtaran değil ufku yeniden tayin eden, ortak geleceğimizi şekillendiren bir vizyon olmalıdır. Bunun için elbette Avrupa Birliği'nin de bizim kadar istekli ve kararlı olması mühimdir." değerlendirmesinde bulunmuştur.
Türkiye'nin, net güvenlik sağlayıcısı bir ülke olarak Birleşmiş Milletler, NATO, AGİT ve Avrupa Birliğinin harekat ve misyonlarına katkılarını sürdüreceğini yineleyerek, "2026 yılındaki NATO Zirvesi'ni Ankara'da toplayacağız. NATO müttefikliğimiz Amerika Birleşik Devletleri'yle ilişkilerimizi ticaret, yatırım, enerji ve savunma sanayi başta olmak üzere birçok alanda güçlendiriyoruz." demiştir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Orta Asya'daki kardeş ülkelerin barış, istikrar ve refahının Türkiye için vazgeçilmez olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürmüştür: "Türk Devletleri Teşkilatımız, bölgesel bir çatı olmanın ötesine geçerek küresel bir aktör olma yolunda ilerliyor. Köklü, beşeri bağlarımızın olduğu Balkanlar'da barışın ve istikrarın sürmesi için yoğun gayret içindeyiz. Temmuz ayında ihdas ettiğimiz Balkan Barış Platformu bu yöndeki çabalarımızın en yeni örneğidir. KFOR Komutanlığı görevini de bu yıl Ekim ayında bir kez daha üstleneceğiz. Afganistan'daki yönetimin, toplumu kuşatıcı dikkate alan bir anlayış sergilemesi temel arzumuzdur. Yeniden toparlanma sürecinde uluslararası toplumun Afgan halkını yalnız bırakmamasıdır. Türkiye ve Türk milleti olarak, Afgan kardeşlerimizin her daim yanında olmaya devam edeceğiz. Güney Asya'da barış ve istikrarın muhafazasını son derece önemli görüyoruz. Nisan ayında Pakistan ve Hindistan arasındaki çatışmaya varan bu gerilimde varılan ateşkesten memnuniyet duyuyoruz. İki ülke arasında terörle mücadelede iş birliğini önemsiyoruz.
Keşmir Meselesinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları temelinde Keşmirli kardeşlerimizin beklentileri ekseninin diyalogla çözülmesini destekliyoruz. Afrika Kıtasıyla eğitimden sağlığa, altyapıdan ticarete kadar geniş bir yelpazede ilişkilerimiz yıldan yıla güçleniyor. Somali'nin terörle mücadelesine gereken her türlü desteği verirken insani yardım faaliyetlerimizi de sürdürüyoruz. Sudan'da iki yılı aşkın süredir devam eden çatışma ortamı bizleri ziyadesiyle üzmektedir. Sudan'da akan kanın durması ve sürdürülebilir barışın tesis edilmesi, uluslararası toplumun ortak sorumluluğudur. Bizim bu yöndeki çabalarımız devam edecektir."
Gazze Konulu Özel Toplantı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 24 Eylül 2025 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu marjında düzenlenen Gazze konulu özel toplantıya katılmıştır. Toplantı BM binasında yapılmış ve basına kapalı şekilde gerçekleştirilmiştir.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kapsamında düzenlenen Gazze Konulu Bölgesel Toplantı, 23 Eylül 2025 - (Anadolu Ajansı)
Toplantıya Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri’nin yanı sıra Endonezya, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Pakistan ve Mısır devlet veya hükümet başkanları düzeyinde katılım göstermiştir. Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile toplantıda yan yana oturmuştur.
ABD Başkanı Trump, toplantının açılışında yaptığı açıklamada Gazze’deki savaşın sona erdirilmesi gerektiğini ifade etmiş, “Gazze’deki savaşı sona erdirmek istiyoruz, sona erdireceğiz. Belki de şu anda sona erdirebiliriz” sözlerini kullanmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise konuşmasında dünya liderlerine seslenerek “Bütün dünya liderlerine sesleniyorum; gün Filistinli mazlumların yanında dimdik durma günüdür” ifadesini dile getirmiştir.
Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani, toplantının başında yaptığı konuşmada Gazze’deki durumun çok ağır olduğunu vurgulamış ve liderlerin bu tablo karşısında atabilecekleri somut adımların önemine dikkat çekmiştir. Ayrıca toplantının düzenlenmesinden ötürü ABD Başkanı Trump’a teşekkür etmiştir.
Toplantının ardından ABD Başkanı Trump, basın mensuplarına kısa bir açıklama yapmış ve görüşmeyi “çok başarılı” olarak nitelendirmiştir. Gazze konusunda bölgedeki önemli aktörlerle bir araya geldiklerini belirtmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise toplantı çıkışında Türkevi önünde gazetecilerin sorularını yanıtlamış, sonuç bildirgesinin aynı gün içinde açıklanacağını belirterek toplantının verimli geçtiğini ifade etmiştir.
İkili Görüşmeler
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile Görüşme
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ile BM Genel Merkezi’nde bir araya gelmiştir. Görüşmede İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları başta olmak üzere bölgesel ve küresel gelişmeler ele alınmıştır. Erdoğan, BM sisteminde revizyon ihtiyacının son yıllarda daha belirgin hale geldiğini, Güvenlik Konseyi’nin mevcut işleyişinin uluslararası barışı korumakta yetersiz kaldığını ifade etmiştir. Türkiye’nin bu doğrultuda yapılacak reform çalışmalarına her türlü katkıyı vermeye hazır olduğunu belirtmiştir. Erdoğan, uluslararası barışın korunmasının önemine dikkat çekmiş, son dönemde dünyanın karşı karşıya kaldığı krizlerin bu ihtiyacı açık şekilde ortaya koyduğunu dile getirmiştir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurulu'na hitabının ardından BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir arada, 23 Eylül 2025 - (Anadolu Ajansı)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile Görüşme
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkevi’nde Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile bir görüşme gerçekleştirmiştir. Görüşmede, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceği ve bölgesel gelişmeler ele alınmıştır. Erdoğan, Türkiye’nin en kısa zamanda Suriye’ye yönelik tüm yaptırımların kaldırılmasını beklediğini ifade etmiştir. Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve egemenliğini esas alan girişimlere olumlu baktığını vurgulamıştır. Erdoğan, ayrıca terör örgütü SDG’nin 10 Mart Mutabakatı’na uyması gerektiğini belirtmiş, Türkiye’nin bölgedeki gelişmeleri yakından takip ettiğini ve Suriye’ye yönelik desteklerinin süreceğini kaydetmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye Cumhurbaşkanı Şara ile bir arada, 24 Eylül 2025 - (Anadolu Ajansı)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Görüşme
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile BM Genel Merkezi’nde görüşmüştür. Görüşmede Türkiye-Fransa ikili ilişkilerinin yanı sıra bölgesel ve küresel meseleler ele alınmıştır. Erdoğan, Fransa ile diyalogun Türkiye açısından önemini vurgulamış, ticaret, enerji ve savunma sanayii başta olmak üzere birçok alanda işbirliğini geliştirme arzusunu dile getirmiştir. Avrupa Birliği ile ilişkilerin canlandırılması gerektiğini ifade eden Erdoğan, bu doğrultuda mevcut mekanizmaların çalıştırılmasının fayda sağlayacağını belirtmiştir. Ayrıca Erdoğan, Rusya-Ukrayna savaşı bağlamında Türkiye’nin adil ve kalıcı bir barış için çaba gösterdiğini, İstanbul’da yürütülen müzakerelerin sonuç odaklı ilerlemesini istediklerini kaydetmiştir. Görüşmede Filistin meselesi de ele alınmış, Erdoğan Macron’u Fransa’nın Filistin’i tanıma kararı dolayısıyla tebrik etmiş, iki devletli çözüm için İsrail yönetimine uluslararası baskının artırılmasının gerekli olduğunu ifade etmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile bir arada, 24 Eylül 2025 - (Anadolu Ajansı)
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile Görüşme
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu marjında Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile görüşmüştür. Görüşmede, Türkiye ile Libya arasındaki ikili ilişkiler ve bölgesel gelişmeler değerlendirilmiştir. Erdoğan, Türkiye’nin Libya’da kalıcı istikrarın sağlanmasını, güvenliğin tesis edilmesini ve ülkenin birliğinin korunmasını hedeflediğini belirtmiştir. Türkiye’nin bu amaç doğrultusunda Libya’ya desteğini sürdüreceğini kaydetmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile bir arada, 23 Eylül 2025 - (Anadolu Ajansı)
Vietnam Devlet Başkanı Luong Cuong ile Görüşme
Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York’ta Vietnam Devlet Başkanı Luong Cuong ile de bir araya gelmiştir. Görüşmede, Gazze’deki gelişmeler ve Filistin meselesi ön plana çıkmıştır. Erdoğan, Türkiye’nin Gazze’de adil ve kalıcı bir barışın tesisi için yoğun çaba gösterdiğini ifade etmiştir. Vietnam’ın Filistin konusunda aldığı tutumun dikkatle izlendiğini ve tarihin doğru tarafında yer almasının memnuniyetle karşılandığını dile getirmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vietnam Devlet Başkanı Cuong ile bir arada, 24 Eylül 2025 - (Anadolu Ajansı)
İş Konseyi Başkanı Hamdi Ulukaya ve Şirket Yöneticileri ile Görüşme
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’taki temaslarının son gününde Türkiye-ABD İş Konseyi Başkanı Hamdi Ulukaya ve Amerikan iş dünyasının önde gelen şirket yöneticileriyle bir araya gelmiştir. Görüşmede Türkiye ile ABD arasındaki ekonomik ilişkiler, yatırım imkânları ve ticaret hacminin artırılması konusu ele alınmıştır. Türk ve Amerikan şirketlerinin karşılıklı yatırımlarının ulaştığı rakamlar değerlendirilmiş, iki ülkenin enerji, savunma sanayii ve teknoloji sektörlerinde işbirliği potansiyelleri üzerinde durulmuştur. Türkiye’nin küresel tedarik zincirindeki konumu, sanayide yeşil ve dijital dönüşüm adımları ve doğrudan yabancı yatırım çekme kapasitesi görüşmede gündeme gelmiştir. Ayrıca, Türkiye’nin bölgesel ticaret merkezi olarak sunduğu imkânlar aktarılmış ve ihracat ile turizm gelirlerine dair hedefler karşılıklı olarak değerlendirilmiştir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurulu dolayısıyla bulunduğu ABD'nin New York kentinde Türk-ABD İş Konseyi Başkanı Hamdi Ulukaya ve ABD'li CEO'larla bir arada, 24 Eylül 2025 - (Anadolu Ajansı)
SETA ve ABD’li Düşünce Kuruluşu Temsilcileri ile Toplantı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’taki temasları çerçevesinde SETA (Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı) eşgüdümünde düzenlenen bir toplantıya katılmıştır. Toplantıda Amerikan düşünce kuruluşlarının üst düzey temsilcileri yer almıştır. Görüşmede Türkiye’nin dış politika öncelikleri, bölgesel krizler ve uluslararası güvenlik meseleleri ele alınmıştır. Erdoğan, Türkiye-ABD ilişkilerinin mevcut durumu ve gelecekte izlenebilecek stratejik işbirliği alanları üzerinde değerlendirmelerde bulunmuştur. Ayrıca Orta Doğu’daki gelişmeler, NATO çerçevesinde işbirliği imkânları ve uluslararası düzenin karşı karşıya bulunduğu meydan okumalar masaya yatırılmıştır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD'li düşünce kuruluşu temsilcileriyle düzenlenen toplantıda, 24 Eylül 2025 - (Anadolu Ajansı)
BM İklim Zirvesi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nde düzenlenen iklim zirvesinde katılımcılara hitap etmiştir. Konuşmasında, Türkiye’nin 2053 yılı için belirlediği net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda kilit sektörlerde dönüşüm çalışmalarının sürdüğünü açıklamıştır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde düzenlenen İklim Zirvesi'nde katılımcılara hitap ediyor, 24 Eylül 2025 - (Anadolu Ajansı)
Erdoğan, Temmuz 2025’te kabul edilen İklim Kanunu’nun bu hedef doğrultusunda atılmış önemli bir adım olduğunu vurgulamış, emisyon ticaret sisteminin kurulması, yeşil finans stratejisinin uygulanması ve ulusal yeşil taksonomi oluşturulmasına yönelik çalışmaların devam ettiğini belirtmiştir. Türkiye’nin iklim politikalarının enerji, sanayi, binalar, ulaştırma, atık, tarım ve ormancılık olmak üzere yedi temel sütun üzerine inşa edildiğini ifade etmiştir.
Cumhurbaşkanı, ikinci ulusal katkı beyanının tüm sektörleri ve tüm sera gazlarını kapsayacak şekilde hazırlandığını dile getirmiştir. Bu kapsamda, ekonomide uygulanacak politikalarla 2035 yılında 466 milyon ton emisyon azaltımı sağlanması ve toplam emisyonların 643 milyon tona düşürülmesinin hedeflendiğini açıklamıştır.
Türkiye’nin yenilenebilir enerji kapasitesinde önemli bir aşama kaydettiğini belirten Erdoğan, bu yıl itibarıyla toplam kurulu güç içerisinde yenilenebilir enerji payının %60’ın üzerine çıktığını ifade etmiştir. Sanayide düşük karbonlu teknolojilerin yaygınlaştırıldığını, elektrikli araç üretimi ve demir yolu yatırımlarına öncelik verildiğini, böylece ulaşım ve enerji alanında karbon yoğunluğunun azaltılmaya çalışıldığını belirtmiştir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2053 yılı için net sıfır emisyon hedefimiz doğrultusunda kilit sektörlerimizi dönüştürmeye devam edeceğiz” sözleriyle Türkiye’nin uzun vadeli hedeflerini yinelemiştir. Ayrıca, bu hedeflerin gerçekleştirilmesinde uluslararası finansmana erişim ve teknoloji işbirliklerinin önemine işaret etmiştir. Su verimliliği seferberliği ile Emine Erdoğan’ın himayesindeki “Sıfır Atık” hareketinin iklim değişikliğiyle mücadelede kritik bir rol oynadığını dile getirmiştir. Türkiye’nin 2026 yılında 31. Taraflar Konferansı’na (COP31) ev sahipliği yapmayı hedeflediğini de açıklamıştır.