Espiye, Giresun’un batı sahilinde Karadeniz kıyı bandı boyunca konumlanan tarihî bir ilçedir. Doğusunda Tirebolu ve Güce, batısında Keşap ve Yağlıdere, güneyinde Alucra ve Şebinkarahisar, kuzeyinde ise Karadeniz ile çevrilidir. 1 Eylül 1957’de 7033 sayılı kanunla ilçe statüsü kazanan Espiye, 2024 itibarıyla 38 840 kişilik bir nüfusa sahiptir. İlçe ekonomisi; dar kıyı düzlüklerindeki fındık ve çay tarımı, geleneksel deniz balıkçılığı ile son yıllarda gelişen alabalık yetiştiriciliğinin yanı sıra hayvancılık, arıcılık ve ormancılığa dayanır.

Espiye (Kaynak: Espiye Belediyesi)
Tarih
Doğu Karadeniz’in dar kıyı koridorunda, Giresun Dağları eteklerine dayanan Espiye’nin yerleşim tarihi, antik çağlardan Cumhuriyet’in kuruluş yıllarına uzanır. Espiye yöresine ait en erken izler, M.Ö. 5. yüzyılda yazılı kaynaklarda adı geçen Kohllar, Driller, Tibarenler ve diğer yerli kavimlerin Karadeniz’in doğu kıyısında konumlandığını bildiren Ksenophon’un “Anabasis” eserine kadar götürür. Bölge, Miletosluların Karadeniz’de kurduğu şehircilik ağının iç kesimlere uzanan ticaret ve kültür koridoru içinde yer aldı. Hemen ardından kurulan Pontus Krallığı’nın sınırları da Espiye’yi kapsadı; Mithridat döneminde Karadeniz’in en güçlü merkezi haline gelen Pontus, bölgedeki zengin bitki örtüsü ve stratejik limanları sayesinde Roma’ya uzun süre direnebildi.
Pontus’un Roma tarafından M.Ö. 63’te ilhakı, Espiye’yi Roma Egemenliği’ne dâhil etti. Kuzeye bakan harap kayalık kıyılar, Akdeniz’den gelen donanmalara karşı doğal savunma imkânı sunarken; iç kesimler, Roma, ardından Bizans ordularının hakimiyeti altında kaldı. 1204’teki Dördüncü Haçlı Seferi sonrasında Trabzon Rum İmparatorluğu’nun kuruluşuyla bölge, yaklaşık 250 yıl boyunca Trebizond merkezli Doğu Roma yönetiminde seyretti.
12.–14. yüzyıllarda Oğuz Türkleri’nin bir kolu olan Çepniler’in, Giresun Dağları’nı aşıp Harşit Vadisi’ne inmesi, Espiye’nin etnik ve kültürel dönüşümünde milât kabul edilir. Mesudiye çevresinde kurulan Hacı Emirli Beyliği, on binden fazla atlı birlik gücüyle Trabzon Rum İmparatorluğu’na karşı düzenlediği akınlarla bölge halkının desteğini kazanmış; 1397’de Emirli beylik kuvvetlerinin Giresun’u kuşatması “Giresun Fatihi” unvanının doğmasına neden olmuştur. Ancak Trabzon’un fethi gerçekleşene dek Espiye, idari olarak Rum Devleti sınırlarında kaldı.
1461’de Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’u fethetmesiyle Espiye ve tüm Karadeniz sahilleri Osmanlı egemenliğine dâhil oldu. Osmanlı tahrir defterlerinde “Esbiyelü” veya “Çepni Eli” biçiminde kaydedilen yerleşim, 1515 tarihli defterde 16 haneden oluşan küçük bir köy görünümündedir. “Esb” (Farsça “at”) kökünden türeyen Espiye adı, “atlık” veya “atlı yalı” anlamı taşır; bu da bölgenin at yetiştiriciliğiyle anılan bir Türk toprağı olduğunu gösterir.
Espiye’ye hakim bir tepe üzerinde yer alan Andoz Kalesi, 90×20 adım boyutlarıyla askeri gözetleme amaçlı inşa edilmiş bir yapı olup, yerleşim birimi değil, deniz ve kara yollarını izleyen önemli bir savunma noktasıydı. Kale kalıntıları, Espiye’nin bugünkü merkezinin çok daha eski bir jeostratejik düzene dayandığını kanıtlar.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra Espiye, uzun yıllar Tirebolu ilçesine bağlı bir bucak olarak kaldı. 1 Eylül 1957 tarihli ve 7033 sayılı kanunla Espiye, kendi belediye örgütünü kurarak ilçe statüsüne yükseldi. Bu aşama, hem yerel yönetimin hem de kamu hizmetlerinin yerleşim dâhilindeki köy ve mahallelere yayılmasını sağlayarak Espiye’yi modern bir idari merkez hâline getirdi.
I. Dünya Savaşı’nı izleyen işgal döneminde Harşit Vadisi’ne giren Rus kuvvetlerine karşı Osman Ağa komutasında örgütlenen gönüllü birlikler, hem bölgesel savunma hem de Millî Mücadele sürecindeki askerî harekâta önemli destek sağladı. Doğum yeri Kurugeriş Köyü olan Binbaşı Hüseyin Avni Alpaslan, Millî Mücadele’de görev almış, Sakarya ve Dumlupınar cephelerine katılarak 30 Ağustos 1922’de şehit düşmüştür; bu kahramanlık, Espiye’nin ulusal tarihteki yerini pekiştirmiştir.
Espiye’nin tarihî evrimi; antik dönemden Pontus ve Roma’ya, Bizans’tan Trebizond Rum İmparatorluğu’na, Çepni göçüne, Osmanlı’ya ve Cumhuriyet’e uzanan bir coğrafi ve kültürel katmanlar bütünüdür. “Atlık diyarı” anlamındaki adı, bölgenin Türk topluluklarını cezbeden hayvancılık potansiyeline işaret ederken; Andoz Kalesi kalıntıları, askeri ve ticari geçiş yollarının kesişme noktasındaki stratejik önemini gözler önüne serer. Millî Mücadele’deki kahramanlık ve 1957’de ilçe oluşuyla tamamlanan modernleşme süreci, Espiye’yi Karadeniz’in iç kesimlerinde tarihî sürekliliğini koruyarak çağdaş bir ilçe kimliğine taşımıştır.
Coğrafya ve İklim
Espiye ilçesi, Doğu Karadeniz’in dar kıyı kuşağında, Giresun Dağları’nın eteklerine yaslanmış, yaklaşık 230 km²’lik bir alana yayılan, son derece engebeli bir yerleşim alanıdır. Kuzeyde Karadeniz, doğuda Tirebolu ve Güce, batıda Keşap ve Yağlıdere; güneye ise Alucra ile Şebinkarahisar sınırlarıyla çevrili olan ilçe, kıyıdan hemen yükselen sarp yamaçları ve derin vadilerle karakterizedir. Karadeniz Sahil Yolu’nun merkezden geçmesi, ulaşımı göreli olarak kolaylaştırsa da, ilçenin büyük bölümü dik eğimli yamaçlarda ve dar vadi tabanlarında konuşlanmıştır.
Espiye’nin arazi yapısı, kıyı çizgisinden başlayıp dağ sırtlarına kadar hızla yükselen paralel dağ silsilelerinden oluşur. Bu silsilelerin temelini oluşturan metamorfik kayaçlar (gnays, şist, mermer) ve ofiyolitik bantlar, yoğun yağışla birleşen engebeli yüzey sularının güçlü bir erozyon potansiyeli yaratmasına yol açar. Vadi tabanları yalnızca 100–150 m’lerde başlarken, 5–10 km içeride yer yer 600 m’ye kadar düzlükler görünür; bunların en büyüğü Karaovacık Vadisi’ndeki tarıma elverişli alanlardır. Vadiler arası sırtlar 800–1 200 m arasında değişirken, ilçenin daha uzağındaki zirveler zaman zaman 1500 m’ye yaklaşır.
Başlıca akarsuyu Harşit (Aksu) Çayı’nın küçük kolları, derin kanyonlar içinde vadileri yoğurur. İlkbahar eriyen kar suları ve sonbahar yağışlarının biriktiği bu kollar, yaz aylarında akışlarını büyük ölçüde kaybedip dar, şırınga hâlindeki yataklarla akar; kışın ise hızlı yükselen debilerle taşkın potansiyeli taşır. Bu periyodik rejim, vadi tabanındaki alüvyon birikintilerinin beslenmesini sağlarken, hidroelektrik potansiyelin de temelini oluşturmuştur.
Espiye, tam bir nemli Karadeniz iklimi etkisi altındadır. Yıllık ortalama yağış miktarı 1 300 mm’nin üzerindedir; yağışlar yıl boyu dağılsalar da en yüksek değerler sonbahar ve kış aylarında kaydedilir. Yazlar serin geçer, günlük maksimum sıcaklıklar nadiren 25 °C’yi aşar; kışlar ılık ve yağışlı, nadiren kısa süreli kar örtüsüyle karakterizedir. Rutubet oranı yüksek olup, uzun süreli sis ve çiğ olayları kuşaklı orman örtüsüne besin sağlar. Bu iklim, yüksek nemli sıcaklık rejimlerinin tipik etkilerini; örneğin mantar ve liken çeşitliliğinin artışını da beraberinde getirir.
Düşük rakımlı vadi tabanları ve yamaç altı teraslarda fındık bahçeleri, mısır, fasulye ve patates ekim alanları yer alır. Bu sahalar, verimli alüvyon topraklarıyla sınırlı sayıda dar kuşak oluşturur. Daha yüksek eğimli sahalarda geniş yapraklı orman kuşakları hâkimdir: meşe, gürgen, kayın ve kestane ağaçları; 600 m’nin üzerindeki yüksekliklerde ise çam ve ladin toplulukları görülür. Orman içi meralar, hayvancılık için yaz aylarında serin otlaklar sunar; arıcılık da doğal floraya dayalı küçük ölçekli bir yan geçim kaynağıdır.
Espiye’nin yerleşim deseni, vadi tabanları ile sınırlı kalmış dar kuşaklara sıkışır. Kırsal göç dalgaları, özellikle gençlerin sahil kentlerine yönelmesine neden olmuş, ilçe merkezine ve büyük köylere nüfus kaymalarına yol açmıştır. Bu dinamik, kentsel altyapı planlamasında dalgalanmalara; yayla göçlerinin birkaç ay sürmesine bağlı mevsimsel nüfus artışlarına zemin hazırlar. Sürdürülebilir kalkınma için; vadi tabanı su yönetimi, eğim kontrollü tarım teknikleri, taşkın riskinin azaltılması ve yüksek nemli ortamların ekoturizme entegrasyonu gibi stratejiler kritik önemdedir.
Ekonomi
Espiye ilçesi ekonomisi, Karadeniz sahilinin dar kıyı kuşağı ile Giresun Dağları’nın sarp yamaçları arasında sıkışmış dar vadi tabanlarının sunduğu tarımsal potansiyel üzerine kuruludur. Coğrafî kısıtlamalar, üretim modellerini küçük ölçekli, çok ürünlü aile işletmeciliği biçimlerine yönlendirirken, bölgesel iklim ve toprak koşulları da bu üretim desenini belirginleştirir.
Espiye’de üretimin omurgasını, Türkiye’de dünya üretiminin üçte ikisini karşılayan fındık oluşturur. İlçede tarıma elverişli arazilerin yaklaşık %80’i fındık bahçeleriyle kaplıdır; toplam 8 596 ha alandaki bahçeler yıllık ortalama 6000 ton rekolte verir. Aile başına düşen ortalama bahçe büyüklüğü 15–16 dekar; verimler sahil kolda 120–150 kg/dekar, yüksek kesimlerde 20–70 kg/dekar arasında değişir. Çay, Espiye’nin engebeli topoğrafyasında ancak kıyı kuşağına yakın köy ve mahallelerde 1860 dekar alanda yetiştirilir. Yıllık ortalama 1200 tonluk üretim, çayın yöre ekonomisindeki sınırlı payını oluşturmakla birlikte, madde bağımlılığına ve toprak seçiciliğine bağlı, nispeten yüksek katma değerli bir ürün niteliğindedir. Sebzecilik ve mısır ekimi dar alanlı vadi tabanlarında ev tüketimine yönelik yürütülür. Mısırda verim 300 kg/dekar (sahil) ila 100–150 kg/dekar (yüksek sahil) arasında değişirken, ekim alanı giderek küçük ölçekli besi yemi ihtiyacına kaymaktadır. Meyvecilik ise 240 tonluk yıllık üretimle, elma, armut, kiraz, vişne, incir ve kivi gibi çok sayıda türü kapsar. Hastalık-zararlı baskısı ve maliyetler meyveciliği ikincil bir tarımsal faaliyet haline getirirken, potansiyelin değerlendirilmesi için kooperatif destekli “toplu meyve bahçesi” yatırımları önerilmektedir.
Büyükbaş hayvancılıkta 4750 baş sığır; küçükbaşta 4440 koyun, 100 kıl keçisi ve 300 manda bulunur. Küçük aile işletmelerindeki süt sığırcılığı, yapay tohumlama çalışmalarıyla kültür melezi oranı artırılarak verimlilik ekseninde gelişmektedir. Yıllık ortalama 8690 ton süt, 225 ton peynir ve 212,5 ton tereyağı üretimi, büyük ölçüde aile içi tüketimde kalmakta, ancak artan süt fazlaları kooperatif kanalıyla değerlendirilme potansiyeli taşır.
Kümes hayvancılığı 10080 kanatlı bireyle sınırlı ölçekli olup; mısır sapı ve dane, hem hayvan yemi hem de tarımsal atık değerlendirmesi işlevi görür. Arıcılık ise 8450 fenni kovanda yürütülür; ancak fındık kurdu ilaçlamaları, mayıs ayında kolonilerin %50–75 oranında zayiata uğramasına yol açarak 72 ton ortalama yıllık bal üretimini baskılamaktadır. Balmumu üretimi 54 ton düzeyindedir.
Espiye, Karadeniz’deki geleneksel sahil balıkçılığına ek olarak son yıllarda alabalık yetiştiriciliğinde de atılım yapmaktadır. Tatlı su kaynaklarındaki küçük ölçekli tesislerle kırsal istihdama katkı sağlanırken, su ürünleri çeşitliliğinin artırılması ve pazarlama kanallarının geliştirilmesi ekonomik çeşitliliği güçlendirecektir. Orman sınırları içindeki mera alanları ve karma orman köyü düzeni, saman dışı odun ve odun dışı ürünler (mantarcılık, yaban mersini, kına gibi) açısından bir gelir havuzu oluşturur. Kooperatif temelli entegrasyon, orman ürünlerinin sürdürülebilir toplama ve pazarlamasını sağlayarak kırsal kalkınmada kritik bir rol oynayabilir.
Turizm - Kültür - Mutfak
Espiye, tarih boyunca hem Karadeniz’in dalgalı ticaret yolları hem de iç kesimlerin yayla koridorları üzerinde bir geçit işlevi görmüştür. Bu coğrafi rol, yerel halkın benimsediği kültürel pratikleri şekillendirmiştir. İlçenin en önemli somut olmayan miras unsurları arasında yaylacılık geleneği öne çıkar. Karaovacık, Yaşmaklı ve Ağaçbaşı yaylalarında her yıl Haziran–Temmuz aylarında düzenlenen geleneksel yayla şenlikleri, göçer köylülerin sosyal dayanışmasını canlı tutmakta; halkoyunları, bağlama dinletileri ve “yayla ağalığı” yarışmaları gibi etkinliklerle bölge kimliği kolektif bir ritüele dönüşmektedir. El sanatları, Espiye’nin tarihî ve kültürel belleğinin diğer önemli ayağını oluşturur. İğne oyası ve örme ustalığı, özellikle kadın ustalarca aktarılır; el dokuma kilim ve yapağı halıcılığı, doğal boyalarla bezeli motifleriyle hem estetik hem de işlevsel birer ürün sunar. Semercilik (sadak ve semer imalatı), ahşap oymacılığı, hartama ya da tabanca süslemeciliği gibi daha az yaygın geleneksel zanaatlar, zaman zaman açılan belediye destekli “Kültür‐Sanat Atölyeleri” aracılığıyla yeni kuşaklara öğretilmektedir.
Espiye’nin turizm potansiyeli, başta Andoz Kalesi olmak üzere hem tarihî hem de doğal varlıklarla beslenir. İlçe merkezine 2 km uzaklıkta, Yağlıdere Deresi’nin kenarındaki sivri bir tepede yer alan Andoz Kalesi, M.Ö. 1300’lü yıllarda inşa edildiği tahmin edilen; surlar ve bazı kule kalıntılarıyla günümüze dek ulaşan küçük bir savunma yapısıdır. 1990’larda başlayan restorasyon çalışmaları, kalenin özgün mimari dokusunu kısmen de olsa canlı tutmuş, ziyaretçilere deniz ve vadi manzaralı bir izleme platformu sağlamıştır. Doğa turizminin odak noktalarından biri olan Yedi Değirmenler Tabiat Parkı, Espiye ilçesinin 28 km güneybatısında, Avluca, Yeniköy ve Akkaya köylerinin sınırları içinde 103 ha’lık bir alanı kaplar. Karstik kaynak sularının aşındırdığı mağara ve şelalelerin peşi sıra sıralandığı parkta; beş şelale, yedi adet aktif değirmen yapısı, iki mağara ve bir kale kalıntısı gözlemlenir. Mağaralardan çıkan güçlü su akımları, yüzyıllar boyunca değirmen taşlarını döndürmüş; bu mekanik miras, sarkıt ve dikitlerle bezeli mağara içi oluşumlarıyla birlikte benzersiz bir jeokültürel peyzaj sunar. Birbirine eklemlenen yürüyüş parkurları, yağmur ormanını andıran bitki örtüsüyle bütünleşerek ekoturistler için keşif imkânı yaratır.
İl merkezine yalnızca 7 km mesafedeki Espiye Kent Ormanı, deniz seviyesinden 600 m yükseklikte 385 ha’lık bir alana yayılır. Gözetleme kuleleri ve seyir terasları; Espiye ile komşu Keşap ilçesinin panoramik kıyı manzaralarını bir arada sunar. Piknik alanları ve dinlence tesisleri, hem günübirlik ziyaretlere hem de eğitim amaçlı orman bilinci etkinliklerine ev sahipliği yapar. Bunlara ek olarak Espiye, geniş kumlu plaj kuşağına sahip bir sahil şeridine de sahiptir. Henüz turistik altyapısı sınırlı olsa da; sessiz koylar, doğayla iç içe deniz keyfi ve su sporlarına elverişli sakin akıntılar nedeniyle alternatif bir turizm cazibe alanı potansiyeli barındırır.
Espiye mutfağı, Karadeniz’in tipik ürün yelpazesi içinde bölgesel tatlar sunar. İlçenin en önemli gastronomik etkinliği, her yıl Mayıs ayında düzenlenen Pancar Çorbası Yöresel Yemek Yarışmasıdır. Yerel çiftçilerin pancar üretimini, yöresel tarım geleneğini görünür kılmak amacıyla tertiplenen bu organizasyon, en özgün çorba tariflerinin yarıştığı bir gastronomi platformuna dönüşmüştür. Karadeniz’in temel tahılı mısır, Espiye’de hem ekmek hem de yemek çeşitlerinin ayrılmaz parçasıdır. Mısır unundan yapılan mısır ekmeği, akşam yemeklerinin ve yayla kahvaltılarının olmazsa olmazıdır. Sahil köylerinde yakalanan hamsi ve palamut gibi balıklar, tuzlanıp kurutularak kış stoklarına dâhil edilir; Hamsi Kurusu geleneği, hem pratik beslenme ihtiyacını hem de deniz kültürünü yansıtır. Yayla sütlerinden üretilen çökelek ve tulum peyniri, tereyağı; kışa hazırlık olarak yapılan turşu çeşitleri (biber, pancar, lahana) ile birlikte sofralara taşınır. İlkbaharın taze otlarından ısırgan otu, sarımsak ve unla pişirilip yoğurtla sunulan “yağlaşı” formunda deneyimlenir; bu yemek, hem mevsim değişimini hem de bitkisel geçim kaynaklarını gastronomik bir boyuta taşır.


